14 Aralık 2015 Pazartesi

Allah soruyor, “Bakmaz mısınız?”

Allah soruyor, “Bakmaz mısınız?”

 
Hüseyin Gültekin - [İslami Hayat]

h.gultekin@meydangazetesi.com.tr
11 Aralık 2015, 03:35

 
  • Yarın İçin Ne Kazandığınıza: “Ey inananlar! Allah'tan sakının; herkes yarına ne hazırladığına baksın.” (Haşr, 59/18)

  • Ölüme: “Göklerin ve yerin hükümrânlığına, Allah'ın yarattığı her şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı?” (A’râf, 7/185)


  • Yediğinize: “Öyle ya insan yiyeceğine bir baksın.” (Abese, 80/24)


  • Neden Yaratıldığınıza: “Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın.” (Târık, 86/5)


  • Yaratılan Her Şeye: “Göklerin ve yerin hükümrânlığına, Allah'ın yarattığı her şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? O halde Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar?” (A’râf, 7/185)


  • Eski Kavimlerin Âkıbetine: “Yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden önce geçmiş kimselerin sonlarının nasıl olduğuna bakmazlar mı?” (Rûm, 30/9)


  • Allah’ın Rahmetinin Eserlerine: “Allah'ın rahmetinin eserlerine bir bak: Arzı, ölümünün ardından nasıl diriltiyor! Şüphesiz O, ölüleri de mutlaka diriltecektir. O, her şeye kâdirdir.” (Rûm, 30/50)


“Sultana sultanlık, kuluna kulluk yaraşır”
 
Mevlânâ Hazretleri bir menkîbe anlatır: Bir zamanlar Bağdat’ta bir sultan yaşarmış. Dönemin insanları, sadece toprağa değil kalplere de hükmetmesini bilen sultanlarını çok severler, kendilerinin de bu hayırlı insan tarafından tanınıp sevilmesini arzu ederlermiş.
 
Bu sebeple bazı günlerde Bağdat’a gider, sultanın huzuruna çıkar, ona hediyeler verirlermiş. Zenginlerin ve imkânı olanların kıymetli hediyeler takdim ettiği bir gün, bir fakir de, sultana yaraşır bir hediye arar. Değerli hiçbir şey bulamayınca evindeki bir tarafı kırık testi aklına gelir. Köyün buz gibi suyundan testiyi doldurur ve yola revan olur.
 
Az sonra karşılaştığı birisi ona ne yaptığını, nereye gittiğini sorup öğrenince alaylı bir şekilde, “Bilmiyor musun, sultan suyun kaynağında oturuyor? Hem, sizin çeşmenin suyu da onun” der. Fakir adam kızarır, yutkunur, kelimeler boğazında düğümlenir ve “Olsun!” der, “Sultana sultanlık, kuluna da kulluk yaraşır.
 
Sultana has hediyem yoksa da onun suyunu ona takdim etmeye istekli ve onun sevgisiyle dolu bir gönlüm var.” Kırık testisiyle sultanın huzuruna çıkar. Sultan, sultanlığına uygun muamele eder; ona da ikramda bulunur ve geriye dönerken de, “Bize ne ile gelirse gelsin onu boş çevirmeyin, testisini altınla doldurun” der.
 
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder