20 Aralık 2015 Pazar

Efkan Vural - Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-95

Efkan Vural - Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-95

SEVGİLİ EFKAN HOCAM Milliyet Blog'daki Yazı dizisine ÖZETLEYEREK ŞÖYLE DEVAM ETMİŞ... 

SEVGİLİ EFKAN HOCAM , YAZIDAKİ KONULARI VE ÇOK KIYMETLİ TAVSİYELERİNİ MADDELER HALİNDE ÖZETLEMİŞ AŞAĞIDAKİ YAZININ SONUNDA...

Allah razı olsun hocam... Sizi çok seviyorum canım hocam...


Sevgili Efkan hocam benim en iyi dostum, akıl danıştığım büyüğüm, kendime örnek aldığım mütevazi, dürüst, ahlaklı, dindar, çalışkan, Allah'ın -inşallah- salih bir kuludur.

http://celal1973.blogspot.com.tr/2013/03/trabzonlular-genelde-pozitif-insanlardr.html
Efkan hocamı anlattığım 2013'teki yazıyı okumak için resme tıklayınız

Benim namaza başlamama -oturarak teyemmümle nasıl kılacağımı öğreterek ve namazın önemini anlatarak- vesile oldu, yani beni Rabbimle buluşturdu. Allah ebediyyen razı olsun.
Allah bizleri sevdiklerimizle birlikte cennette de komşu etsin.

YALNIZ ŞUNU BELİRMEK İSTİYORUM. BEN BUNLARI YAYINLARKEN EFKAN HOCAMA HEP ŞUNU DEMİŞİMDİR:

HOCAM UTANIYORUM, İNŞALLAH BİRGÜN VUSLAT OLUNCA BUNLARI YAYINLAMAN DAHA GÜZEL OLMAZ MI?

OLSUN CELAL MERAK ETME, SEN ÖLÜRSEN YİNE YAYINLARIM... DİYOR.

Çok emek harcayıp özet haline  getirmişsiniz. İyi ki varsınız hocam, bizi komşu yapana hamdolsun...

http://blog.milliyet.com.tr/her-seye-ragmen-yasamak-cok-guzel-95/Blog/?BlogNo=517539


Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-95


Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-95
 
 

Celal ÇELİK ’in hayata dair, ahlaki, dini ve felsefi yorumlarını yayınladığım yazı dizisini, sevgili Celal ÇELİK’in tüm yazılarını gözden geçirerek kısa ve öz olarak sizlere sunmaya devam ediyorum.

Bir Maçtan Aldığım Nasihatler

Televizyonda bir lig maçını izlerken iki nasihat aldım. Şöyle ki:

Birincisi:Güçlü takım 2-0 öndeydi, hemde deplasmanda... Dakika ise 70’i geçmişti. Zayıf takım yenilgiyi kabullenmiş, koşmuyor, pres yapmıyorlardı. Güçlü takım kendinden emin top çevirip adeta alay ediyordu.

Oyuna yeni giren zayıf takımın oyuncusu arkadaşlarını motive etti. Daha 20 dk var, koşun diye, el kol işaretlerinden belliydi. Sonra hep birden koşmaya ve yoğun prese başladılar.

Daha önce rahat rahat paslaşan güçlü takımın oyuncuları, sert presi görünce kalecilerine döndüler. Kaleci ise üzerine koşan oyuncuyu görünce panikle topu ileri vurdu.Top rakibe geçince de, sonuçta gol oldu.

Aldığım ikinci önemli nasihate gelirsek:

Yenilgiyi baştan kabullenen insanlar hiç gayret göstermek istemiyorlar, ve adeta kaderim buymuş, diyorlar. Nasıl tevekkül edeceğini soran birine Peygamberimiz SAV diyor ki:

“Deveni önce sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a tevekkül et” (Tirmizî)

Yani, sen gayret et, tedbirini al, neticeyi Allah’tan bil, diye açabiliriz. Bize düşen sadece gayret ederek çalışmaktır.

Maça dönersek, ne zaman ki, yenik takımın futbolcuları gayret etti, koştu. O zaman, Allah’ta neticeyi çevirdi.

Maçı izleyenler 2-0 öndeki güçlü takımın maçı böyle bitireceğini sanıyorlardı. Maçın kaderi 2-0 biter dediler. Zayıf takım çabalayınca maç 2-2 oldu.

Yani, asla ümitsizliğe düşmeyeceğiz, sürekli ceht, gayret edip çalışacağız. Mesela, üniversite sınavlarına hazırlanan gençler tedbiri alacak. Yani, çok kapsamlı ve disiplinli, güzelce çalışacaklar.

İşte o zaman, Netice’deki bir başarı veya başarısızlığı sadece Allah’tan bilecekler.

Allah Ağzınızın Tadını Bozmasın

Bir sabah uyandım, ağzımın içi zehir gibi... Annem çay getirdi. Zaten kalkamıyorum. Babam yattığım yerde içirdi, Çayın tadını alamadım, sanki kuru yaprağı kaynar suya atmışsınız gibi berbat bir tad aldım.

Hiçbir şey yiyemedim, tarhana çorba, peynir, yoğurt, köfte hiçbir şeyin tadını alamadım ve yiyemedim. Fakat açlık hissediyordum. Antibiyotiğin etki etmesi için birşeyler yemem lazımdı.

Babamdan tatlı istedim. Tatlıdan bir dilim yedim, o da kesti. Babam akşam şekerimi ölçtü, şekerim fırlamıştı. Çünkü aynı zamanda şeker hastasıyım elhamdülillah...

Ağzımda tad yoktu. Sanırım bu, antibiyotiğin yan etkisiydi. Gerçekten, ben yürüyemiyorum, şeker hastasıyım, grip oldum, ateşim çıktı, hepsine çok şükür sabrettim. Fakat ağzımın tadı gidince hayattan sıkıldım, ne kadar az şükrettiğimi farkettim.

Hergün içtiğimiz çayın ve yediğimiz yemeğin tadını ve lezzetini alabiliyorsanız, ev, araba, tablet, telefonununuz olmasını beklemeyin, sırf bunlar için bile... Bile derken Küçümsemek değil, yani bunun için binlerce şükretmeli. Hatta sorsalar, niçin namaz kılıyorsun, diye. Çok rahat, Ağzımın tadı için, derim.

Bir haftadır ateş, ağrı, boğaz iltihabı sonra tad almama, kusma gibi ağır bir grip geçirdim. Şu an tam geçmedi ama iyi sayılırım. Ağzımın tadı geldi elhamdülillah

Allah ağzınızın tadını bozmasın.

Sevgili Celal ÇELİK’in yazılarından özetleyerek yukarıda sunduğum yazı ışığında aşağıdaki sonuçlara ulaşmamız mümkün olabilir:

1-Yaptığımız işi her zaman önemsemeliyiz.

2-Başarıyı yakaladığımızda, gevşemeden başarıyı devam ettirmeliyiz. Her an başarısızlığa düşebileceğimizi unutmamalıyız.

3-Hiç bir zaman tedbiri elden bırakmamalıyız.

4-Bir işi başarma konusunda ümitsizliğe düşmemeliyiz.

5-Sağlıklı bir yaşam herşeyin üstündedir.

6-Sağlığımız başta olmak üzere sahip olduğumuz her şeyin kıymetini iyi bilmeliyiz.

7-Sahip olduğumuz bunca nimet için, Allah’a şükür borcumuzu yerine getirmeliyiz.
 
Efkan Vural

  (Devam edecek)
 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder