15 Mart 2016 Salı

YABANCI GÖZÜYLE OSMANLI KADINI…

YABANCI GÖZÜYLE OSMANLI KADINI…



Lady Mary Wortley Montagu, (1689-1762) İngiltere'nin Osmanlıya gönderdiği büyükelçilerden birinin hanımıdır. Kocası, İngiltere Kralı I. George (1660-1727)’un sarayında hazine kalemi memurluğundan başlayıp, elçiliğe kadar yükselen ve daha sonra İstanbul'a gönderilen Edward Wortley Montagu (1678-1761)’dur.

Lady, gelmeden önce ülkemiz hakkında kulaktan dolma bilgilere sahiptir. En çok ilgisini çeken konu, “hanımların haremlerde hapis hayatı yaşamaları” ve “çok eşlilik” tir. Ülkemize geldiğinde buna çok dikkat eder. Ancak böyle olmadığını ve Türk kadınının, hayal sınırlarını zorlayan mükemmel bir hayat tarzına sahip olduğunu görür. Bunu, İngiltere'ye yazdığı mektuplarından görmekteyiz.
...
"Belki de dünyanın bütün kadınlarından daha hür... Hayatı hiç aksatmadan, zevkle süren, kaygılardan uzak yaşayan, boş vaktini komşu ziyaretleriyle, hamamlarda yıkanmakla, ya da bol para harcayıp yeni yeni modalar çıkarmakla geçiren yeryüzündeki tek kadın..." (The Letters and Works Lady Mary Wortley Montagu, shf. 361)
...
"Evet Türkler de diğer Müslüman halklar gibi birden fazla kadın almayı tabii bulurlar. Ancak bu, yine de hoş karşılanmıyor. Bütün devlet büyükleri arasında sadece Defterdar Efendi'nin birkaç cariyesi var. Onlar da efendinin dairesinin bir tarafında oturuyorlar. Onlar bile birbirlerini görmüyorlar. Fakat diğer büyüklerin eşlerinin dudaklarında Defterdar Efendinin ismi geçtiğinde tiksinti ve nefret dolaşıyor. Hanımına acıyorlar. Herkesin çapkın nazarıyla baktığı bir kimse, Türk kadınlarının muhabbet ve hürmetini kaybetmiş demektir. Konakların hepsinde bir harem dairesi ve cariyeler var. Ancak bu cariyeler evin hanımına ait hizmetçiler. Evin erkeği, ömrü boyunca bunları yolda görse tanımaz. Ne kadar garip değil mi?.." (The Letters and Works Lady Mary Wortley Montagu, shf. 300)
...
Lady Montagu'nun mektuplarında çok önemli bir ayrıntı vardır ki, o zaman dünyasında modern tıbbın sadece Türkiye'de uygulandığını göstermektedir. Bu İngiliz hanım, Türkiye'de o zamanlar uygulanan, Avrupa'da hiç bilinmeyen çiçek aşısını, kendi oğluna da yaptırmıştır. Mektuplarında şöyle der; "Kendi çıkarlarını, insanların faydası uğruna feda edebileceklerine inansam, bunu doktorlarımıza tavsiye etmekten geri kalmazdım."

18. yüzyıl İngiltere'sini tanıtan eserlerde, insanlardan çoğunun çiçek bozuğu olduğu yazılıdır. Çiçek hastalığından ölmek, Avrupa’da vakayı adiyedendi. Krallar bile çiçek hastalığından ölüyordu. Mesele Rus Çarı II. Petro (1715-1730), tahta çıktıktan iki sene sonra çiçek hastalığından ölmüştü.

Lady, ülkesinin de bu buluştan faydalanmasını istiyordu. Kocasına da; "Oğlan geçen Perşembe aşılandı. Şu dakikada oynuyor, şarkı söylüyor ve akşam yemeği için sabırsızlanıyor..." diye müjde veriyordu. (The Letters and Works Lady Mary Wortley Montagu, shf. 352-353)

- Ahmet Sarbay “Geçmişe Mazi Derler” kitabından alınmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder