25 Ağustos 2016 Perşembe

KUR'AN-I KERİM'İN AHLÂK EĞİTİMİ-1

KUR'AN-I KERİM'İN AHLÂK EĞİTİMİ-1
 
Teşvik (Yönlendirme) ve Uyarma
 
İyi ve kötü davranışları tanıttıktan sonra Kur’an-ı Kerim, bu iki yoldan birini seçen insanın sonunun ne olacağını da gözler önüne serer. İyilik yapanların kesinlikle mükafatlandırılacağını söylemekle kalmaz, ' Hiçbir varlığın görmediği, duymadığı, tatmadığı ve aklından bile geçirmediği..' sayısız nimetlerden örnekler de verir. Diğer taraftan istenmeyen eylemlere girişen insanların hem dünya hem de ahirette karşılaşacakları cezaları bildirir. Böylece insana eylemlerinin sonucunu peşinen bildirmek suretiyle kendini ona göre ayarlamasına fırsat hazırlar.
 
Kötü davranış ve eylemlere hem dünyada ve hem de ahirette ceza yöntemiyle Kur’an-ı Kerim, insanların yaptıkları ve uyguladıkları yasalardaki ceza sistemlerinden farklılık gösterir. İnsanların vereceği cezalar yalnızca dünya hayatında geçerli olduğu halde, Kur’an-ı Kerim’de sözü edilen cezalar hem dünyayı hem de ahireti içine alır. Diğer taraftan Hristiyanlıktaki ceza anlayışı daha değişiktir. Bu eylemlere karşı Müslümanlığın ikili (dünyada ve ahirette) ceza sistemine karşılık Hristiyanlıkta sadece ahiretteki cezadan söz edilir. Örnek  olarak şu ayet-i kerimeleri zikredebiliriz:
 
“ İyilik edenlere, yaptıkları iyiliğin karşılığıyla ve daha fazlasıyla mükafat vardır. Onların yüzü kararmaz, yüzlerini zillet kaplamaz. Bunlar cennetliktirler ve orada süresiz kalacaklardır. Kötülük işleyip onun vebalini yüklenenler, yaptıkları kötülüğün bir misliyle ceza görürler. Onları zillet kaplar. Onları Allah’a karşı koruyacak bir kimse yoktur. Yüzleri, geceden de kara bir parçayla örtülmüş gibidir. Bunlar cehennemliklerdir. Orada temelli kalırlar.” (2)
  
Kur’an-ı Kerim’de, dünyada İslâm’a inandıkları ve iyi işler yaptıkları için ahirette amel defterleri sağ taraflarından verilecek insanlarla, inançsızlıklarını ve kötülük işlediklerini belirtmek üzere amel defterleri sol taraflarından verilecek insanların sonu karşılaştırmalı bir şekilde şöyle anlatılır:
 
"Defteri sağdan verilenler; ne mutlu o sağcılara. Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan suların kenarlarında, bitip tükenmeyen ve yasak ta edilmeyen bol meyveler arasında, yüksek döşekler üzerinde olacakladır. Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır. Onları bakire, eşlerine düşkün ve yaşıtları kılmışızdır. Bunların bir kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir. Defterleri soldan verilenler, ne yazık solculara! İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar. Çünkü onlar bundan önce, dünyada, nimet içinde bulunurlarken büyük günah işlemekte direnir dururlardı.” (3)
 
Yine Kur’an-ı Kerim’de, ahlâksız, kötü davranışlı ve günaha düşkün kimselerle, kötülüklerden sakınan, güzel ahlâklı ve dürüst kimselerin durumu anlatılarak, ahirette biri korkunç cezalarla tehdit edilirken, ötekilerin mükafatı özendirici bir tarzda şöyle anlatılır.
 
“Muhakkak ki zakkum ağacı, günaha düşkün olanların gıdasıdır. Karınlarında suyun kaynaması gibi kaynayan, erimiş maden gibidir. ‘Günaha düşkün olanı yakalayın. Sürüyerek cehennemin ortasına götürün. Sonra başına, kaynar su azabını dökün.’ denir; sonra ona: ‘Tat bakalım, hani şerefli ve değerleri idin ya! İşte sizin şüphe ile karşıladığınız (inanmadığınız) bu idi! denir.”
 
“Allah’a karşı gelmekten sakınmış olanlar ise, güvenli bir yerde, bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. İnce-kalın ipekler giyerek karşı karşıya otururlar. Bu böyle olacak. Onları tertemiz, güzel eşlerle de yoldaş edeceğiz. Orada güven içinde olarak her meyveyi isteyebileceklerdir. Onlar orada ilk ölümden sonra ölümü tatmayacaklar. Hak Tealâ onları cehennem azabından koruyacak. İşte büyük kurtuluş budur.” (4)
 
Böylelikle Kur’an-ı Kerim, insanların dünyada iken, fırsat ve zaman ellerinde olduğu ömürler süresi içinde Allah (c.c.)’ın emir ve yasaklarına uymalarının kendi yararlarına olduğunu bildirerek bunu teşvik etmekte; bunun tersinin ise zararlarına olacağını kesin bir dille uyarmaktadır.
 
----------------------------------                                                                        
(1) Hucûrat sûresi, 49/12.
(2) Yunus sûresi, 10/26-27.
(3) Vakıa sûresi, 56/27-46.
(4) Duhan sûresi, 44/43-50.
 


--
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder