6 Aralık 2016 Salı

ORTAK ACILAR...

ORTAK ACILAR

Mevlana’nın Mesnevi’sinden güzel bir hikâye:


Bir gün, bir alim, yol kenarında kendi türleriyle uçmayı reddeden iki ayrı cins kuşa rastlar.

Hayli merak eder, bu iki farklı türün nasıl olup da kendi hemcinsleri, ait oldukları yerlerde yaşamak istemediklerini, nasıl olup da bir yabancıyı kendi kardeşlerine yeğlediklerini.

Biri karga, biri leylek... O kadar farklıdır ki kuşlar, ihtimal veremez birbirlerini sevdiklerine, türdeşleriyle değil de birbirleriyle uçmayı yeğlediklerine. Öyle ya, karga dediğin kargalarla uçmalıdır, leylek dediğinse leyleklerle.

Yaklaşır ve merakla inceler kuşları. Taa ki her ikisinin de topal olduğunu keşfedinceye kadar.


O zaman anlar ki; birlikte kaçar, birlikte uçar, beraber yaşamaları beklenenlerin yanında tutunamayanlar...

O zaman anlar ki; sahip oldukları değil, sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirlerine yakın kılan.


Topal kuşlar birbirlerinin “arızalarını ve eksikliklerini ” bilir ve menfaatlenmek ya da örtmek yerine kabullenirler öylesine.

En sahici dostluklar ortak varlıklar üzerine değil, ortak yoksunluklar üzerine kurulanlardır. Aynı şekilde zengin, aynı şekilde mesut olanların ortak paydaları sabun köpüğü gibidir, uçar.

Ortak acı, ortak hüzün, ortak pürüzdür esas yakınlaştıran, yaklaştıran…
 

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder