15 Şubat 2014 Cumartesi

(Evlilik Okulu 20. Ders) Küçük Şeyler

(Evlilik Okulu 20. Ders) Küçük Şeyler

430566_308685999187023_1816551280_n

Evlilikte en kıymetli şey muhabbettir. Gerçi hayatta da öyle. Şu imtihan dünyasını çekilir hale getiren şey; sevgidir, muhabbettir. Acı kahveyi bir dostun yanında tatlı tatlı içiren şey muhabbettir. Rabbimizi severiz, Rasulünü severiz, Rabbimizi ve Resulunu sevenleri severiz.


Âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerde, sevgili peygamberimiz örnek davranışlarında sevginin ve muhabbetin ne kadar değerli bir şey olduğunu görüyoruz. Gülümsemenin bile sevap olduğu bir dinimiz var. Bir insanı sevindirmek, mutlu etmek sevap ve bu sevaplara en yakınlarımızdan başlamak gerek. O zaman çift katlı sevap oluyor.


Muhabbet çoğu zaman küçük şeylerdedir. Gözümüzden kaçan, değerinin farkında olmadığımız küçük şeyler muhabbetin kaynağıdır. Ya da muhabbetimizi bozan şeyler küçük şeylerdir çoğu zaman.


Küçük bir güzellik; şu güzel bahar gününde dünyamızı güzelleştiren çiçek gibidir. Minik minik bir araya gelince kocaman bir güzellik olur.


Ya da küçük bir kötülük; bir dikenin ve ya minicik bir mikrobun sağlığınızı bozması gibi mutsuz eder bizi. Asık bir yüz, tatsız bir söz, küçümseyici bir cümle…


Yemeğin tuzu gibidir küçük şeyler. Eti sebzeyi bütün malzemeyi koyarsınız onlarsız o yemek olmaz; fakat bunlar yemeğin tadının yerinde olmasına yetmez. Tuzunu iyi ayarlamadığınızda fazla ya da az attığınızda yemeğin tadı güzel olmaz. Bir parça tuz bütün yemeğin tadını etkiler.


Bir gülümseme, bir takdir, gerekliyse bir özür, bir telefon, bir mesaj, tatlı bir sözcük, bir iltifat…


En son eşinize ne zaman küçük bir şeyle kocaman bir mutluluk hediye ettiniz. “Benim eşim anlamaz deyip yan çizmeyin.” Gönülden çıkan gönlü bulur. “Yaptım anlamadı” diyorsunuz belki. O gün anlaması mümkün olmayacak kadar kafası meşgul olabilir, canı sıkkın olabilir ya da sizden böyle davranışlar görmediği için şaşırmıştır ya da kendi ailesinden öyle davranışlar görmediği için tuhaf bir tepki göstermiştir. Hüsnü zan edelim, kötü zandan kaçınalım.


Velev ki anlamadı “Yap iyiliği at denize balık bilmezse Hâlık bilir.” Kaybedecek ne var ki?


Selamı önce veren sevabın büyüğünü alıyor madem dinimizde; o halde kim önce gülümserse sevabın büyüğünü de o alır. Haydi o zaman. Karşımızdan güler yüz beklemeden önce biz gülümseyelim. O zaman bu sevaba en yakınımızdan başlayalım.


Her gün sabah eşinizle ayrıldığınızda ve akşam kavuştuğunuzda yüzünüzde tatlı bir tebessüm olsun ki eşinizin yüreği sevginizle aydınlansın.


Haydi bugün akşam olmadan eşinizi mutlu edecek bir şey düşünüp yapın. Bir mesaj atın, telefon açın, ismini telefona onun hoşlanacağı bir hitapla kaydedin. Onu mutlu edecek güzel bir söz söyleyin…


Beyler! Akşam eve giderken eşinizin sevdiği bir yiyecek alın. “Senin için aldım” diye verin. Yemeğinizi yerken eşinize, “Eline sağlık güzel olmuş” demeyi unutmayın. Gözünüz; evinize, eşinize ve çocuklarınıza onların iyi yanlarını görmek için baksın, kusur bulmak için değil.


Hanımlar! Eşiniz için bugün süslenin, güzel kokular sürün ve onu hoş bir şekilde karşılayın. Ona değer verdiğinizi hissettirin. Onun sizin için ne kadar kıymetli olduğunu söyleyin.


Bugün eşinizi mutlu edecek bir şey yapın. Tabii iyilik yapabilmek için kalbimizin temiz olması gerekir. Kalbimizi kin ve kibirden temizleyelim. Bugüne kadar ne yaşadıysak imtihanın bir parçasıydı. Unutalım gitsin.


Küçük küçük iyiliklerle kendimize koca koca sevaplar biriktirelim. Küçük küçük tatlı davranışlarla evimizi muhabbetle yeniden inşa edelim. Her bir tuğla bize dünya ve ahiret mutluluğu olarak geri dönecektir. Yaptığımız hiç bir iyilik boşa gitmez. İyiliklerin mükafatını zenginlerin zengini ve cömertlerin cömerdi olan Rabbimiz muhakkak verecektir.


www.cocukaile.net  Sema Maraşlı

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder