25 Nisan 2016 Pazartesi

Vedaların kıymetini bilmek – Ayşe Özkalay

Vedaların kıymetini bilmek – Ayşe Özkalay

 


Serçe Allah’a dargındı.
Günler geçiyordu ve serçe hiç konuşmuyordu.
İçine kapanmış derin bir hüzne boğulmuştu.
Artık Rabbine dua da etmiyordu!
Melekler merakla Allah’a serçeyi soruyorlardı ve her defasında


Allah meleklere; “o gelecek” diye cevap veriyordu.
“Çünkü onun sesini duyacak, yüreğindeki hüznü anlayacak yalnızca benim.


 Bir zaman sonra serçe, kalbi hüzün, gözü yaşla dolu, bir ağacın dalına kondu.
Rabbi, serçeye seslendi.
Söyle bana! Canını sıkan ve kalbini hüzne boğan derdin nedir senin?
 

Melekler serçe ne söyleyecek diye ona bakıyordu.
Serçe mahzun biraz da sitemli ses tonuyla;


“Küçük bir yuvam vardı. Yorulduğumda dinlendiğim üşüdüğümde sığındığım. Kimseyi rahatsız etmiyordum ve kocaman Dünya’da ufacık bir yerdi, kimsenin yerini dar etmiyordu. Onu bana çok gördün, neydi o zamansız fırtına? Esip yıktı yuvamı ve beni yuvasız bıraktı.”


Artık konuşamadı serçe, sözleri boğazında düğümlendi.
Sessizlik Arş-ı Rahman’da yankılanıyordu ve melekler başlarını eğmiş Allah’ın vereceği cevabı bekliyordu.


 Allah; “sen, o yuvanda dinlenirken seni avlamak isteyen bir yılan yuvana doğru geliyordu, seni yılandan korumak için fırtınaya emrettim yuvanı yıksın diye böylece sen oradan uzaklaşarak yılandan kurtuldun.
 


Nice belalar var ki muhabbetimle senden uzaklaştırdım ve sen kuşatıcı muhabbetimi görmüyor geçici belalardan dolayı bana düşman oluyorsun.“ Serçenin gözleri doldu ve hüngür hüngür ağlamaya başladı ve onu çok seven Allah’ın şefkat ve merhametine hayran kaldı.

Utangaç bir sesle “Affet Allah’ım “ diyebildi sadece.
Ve gönül sözü Arş-ı İlahi’de yankılandı “Affet Allahım”


Menkıbelerde asla değil fasla bakılır misali, vedaların ardarda geldiği şu günlerde serçe bana teselli oldu. Ondan gelen ilhamla dedim ki; başımıza gelen musibetlerin perde arkasını göremesek de, aslında kader planında hep hakiki insan modeline uygun hale gelmemiz için, menfaatimiz gereği kurgulanıyor.
 

Hayatın rahatlatan, terapi görevi gören cümlelerinden; “her şeyde bir hayır vardır”ı diyebilmek için “veda”ları sevmemiz gerekebilir.
 

Yeni şeylere başlayabilmenin ilk kuralıdır veda… Yeni bir güne başlayabilmek için düne, yeni bir sene için bir önceki seneye hoşçakal demek gerekiyor… Ve bazen yerine yurduna, bazen alışkanlıklarına, sevdiklerine, anılarına, bağlandığın ve hatta bağımlısı olduklarına veda.
 

Her veda bir parça hüzün barındırsa da aslında o taptaze, yepyeni, hiç yaşanılmamış bir hazineye kapı aralayan eşsiz bir tecrübe. Tekamül için bakir bir fırsat.
 

Hem bitiş, hem başlangıç demek olan vedalar o kadar da kötü olmasa gerek, diye düşünüyor insan.
 

Her veda yanında yeni açılacak kapılar getiriyorsa, kapanan kapılara yüzümüzü dönmek, sızlanmak da niye.
 

Gazetemizin ismi “yeni hayat”, taptaze bir başlangıçla eskiyi geride bırakmışlığı hissettirdi ve “merhaba” yazısının konusu “veda” oluverdi işte…

Her annenin evladını büyüttüğü bir ninnisi vardır, benim anneminki Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.lerinin tevfiznamesiydi. Oradan bir dörtlükle olsun son sözlerim;
 

Vallah güzel etmiş
Tallah güzel etmiş
Billah güzel etmiş
Allah görelim netmiş
Netmişse güzel etmiş.


Hayatınızdaki vedaların kıymetini bilmeniz ve Allah’a hiç darılmamanız dileğiyle, “yeni hayat”ımız hayırlı olsun, kalbe dokunsun.

https://www.yenihayatgazetesi.com/vedalarin-kiymetini-bilmek-2116



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder