1 Nisan 2016 Cuma

Cemil Tokpınar - Namazın dört bilinmeyeni

 Cemil Tokpınar - Namazın dört bilinmeyeni
Şimdi bu dört özelliği ayet ve hadislerin ışığında biraz daha açalım.

1- Mü’minin ilk hesaba çekileceği amel


Namaz mü’minin hesaba çekileceği ilk amelidir. Çünkü Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur: “Kulun ilk hesaba çekileceği ameli namazdır.” Yine demiş ki, “Kabir âhiret duraklarından bir duraktır. Kim orada hesabını kolay verirse, diğerleri de kolay olur.”

Namaz kılmazsak, kabirde ilk başımıza gelecek azap ondan olacak. Orası zor olursa, mahşer de, Sırat da zor olacak. Güneşin tepemize 1 mil kadar yaklaştığı, herkesin kendi derdine düşüp annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçtığı haşir meydanında hâlimiz ni­ce olur?

Gelmesi kesin olan “o gün” henüz gelmeden önce tedbirimizi alalım. Ahi­retteki pişmanlık fayda vermez. O gün ömürlerini boşa tükettiklerini apaçık gören bazı insanlar, “Ne olur, bizi tekrar dünyaya gönder de hayırlı işler işleyelim” diye Rabbimize yalvaracaklar. Ama bu imkân verilmeyecektir.

2- Terk etmenin azabı çok şiddetli


Namazı hiçbir mazeret olmadan kazaya bırakmanın cezası çok büyüktür. Namazı kılmamak, Cehennem azabını hiçe saymak demektir. Bir kibriti yaksak, sadece çöp sönünceye kadar elimizi ateşine tutmaya kalksak, acısına dayanamıyoruz. Allah’ın azabına karşı umursamaz olabilir miyiz? Namaz kılmamanın cezası şöyle belirtilir:

“Herkes kendi kazandığının karşılığını görür. Ancak defteri sağından verilenler müstesnadır; onlar kazandıklarından kat kat fazlasıyla mükâfatlandırılır. Onlar Cennettedirler.
 
Mücrimlere, ‘Sizi Sakar Cehennemine sokan nedir?’ diye sorarlar. Onlar da, ‘Biz namaz kılanlardan değildik’ derler.” (Müd­dessir: 38-43)

Hiç kimse, Allah’ın azabına karşı korkusuz ve ilgisiz olamaz. Üstelik namaz gibi bir ibadet söz konusu olduğunda, kendimizi rahat hissedemeyiz. Bazı kimseler:

– Ben yanmayacağım, ruhum yanacak, gibi gerçekle ilgisiz sözler sarf edi­yorlar. Cehennem azabı, bedene ve ruha uygulanacaktır. Hem ruha bile uy­gulansa, ruh bizim değil mi?

Üstelik Cennete gidip sonsuza dek mutlu olmak varken, niye azabı isteyelim?

3- Kötülüklerden alıkoyar
 
Namaz, “her yerde ve her zaman Allah’la birlikte olduğunu bilme şuuru” olan huzur-u dâimînin yerleşmesine vesile olur. Namaz, Rabbe teslim olma, Ona boyun eğme, Ona yalvarıp ihtiyaçlarını isteme ve aynı zamanda Ona hesap verme zamanıdır.

Düşünün ki, günde beş kez ebedî sevgilinizin huzuruna çıkacaksınız. Her şeyin sahibi, bütün evreni sonsuz kudretiyle idare eden Yüceler Yücesi’nin dergâhında boyun bükeceksiniz.

Günah işleyebilir misiniz?


İnandığınız, güvendiğiniz, yardım istediğiniz Rabbinize olan bağlılığınızı günde beş vakit tazeleyeceksiniz. Emirlerine karşı gelebilir misiniz? İşte namazın bu azametli etkisinden dolayı Rabbimiz Kur’an’da bize şu gerçeği hatırlatıyor:

“(Habibim) Kitaptan sana vahiy edileni oku ve namaz kıl. Muhakkak ki, namaz hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak olan namaz elbette en büyük ibadettir. Yaptıklarınızı Allah hakkıyla bilir” (Ankebut: 45)

Evet, kim namazı dosdoğru kılarsa nefsini, kötülükten, hayâsızlıktan, isyandan, günahtan korur. Yazık ki, namaz kıldığı halde kendileri­ni kö­tü­lükten, günahtan ve haramdan çekemeyen Müslümanlar var. De­mek ki, namazı gerçek anlamıyla kılmıyor, ondaki manevî derinliği kav­ra­yamıyor, onu sıradan bir alışkanlık gibi geçiştiriyorlar. Çözüm, na­ma­zın hakikatini anlamak için okumak, araştırmak ve çaba harcamaktır.

4- Dereceleri yükseltir

Namaz günahlardan korumakla birlikte manevî derecelere de yükseltir. Bir gün Peygamberimiz (a.s.m.) sahabelere:


– Size, Allah’ın kendisiyle günahları yok edip, dereceleri yükselteceği hayırları haber vereyim mi, buyurdular. Sahabeler de:

– Evet, ya Resûlallah, dediler.

Resül-i Ekrem:

– Güçlükler de olsa abdesti güzelce almak, mescitlere doğru çok adım atmak, bir namazı kıldıktan sonra öteki namazı beklemek. İşte ribatınız, işte bağlanmanız gereken budur, buyurdular. (Müslim, Taharet: 41)
 
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder