“(Resûlüm) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Âl-i İmrân, 31)

Resûlullah (s.a.v.) buyurdular:
“Allah, takvâ sahibi, gönül zengini ve kendisini ibadete vererek şan ve şöhretten uzak duran, nefsinin ıslâhı ile meşgul olan kulunu sever.” (Müslim, Zühd, 11)

Allah Teâlâ tarafından sevilmek, dinimizin bizi ulaştırmak istediği en yüce hedeftir. Her hedefe ulaşmanın yolları olduğu gibi bu büyük sonuca erebilmek için yapılması gerekli işler ve takib edilmesi lüzumlu izler de vardır.

Resûlullah (s.a.v.), Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur dedi:

“Her kim bir dostuma düşmanlık ederse, ben ona karşı harb ilân ederim. Kulum, kendisine emrettiğim farzlardan, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık sağlayamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır; nihâyet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdeta) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden ne isterse onu mutlaka veririm, bana sığınırsa, onu korurum.” (Buhârî, Rikak 38)

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:

Allah Teâlâ bir kulu sevdiği zaman Cebrâil’e (a.s.):

“Allah filanı seviyor, onu sen de sev!” diye emreder. Cebrâil de o kulu sever, sonra gök halkına:

-Allah filanı gerçekten seviyor; onu siz de seviniz! diye hitâbeder.

Göktekiler de o kimseyi severler. Sonra da yeryüzündekilerin gönlünde o kimseye karşı bir sevgi uyanır.

(Buhârî, Bedü’l-halk 6, Edeb 41, Tevhîd 33; Müslim, Birr 157.)

http://www.islamveihsan.com/allahin-sevdigi-kullar.html