Kulluk, haddini bilmekle başlar. Bunu lâyıkıyla bilen bir insanda ise büyüklenmeye, varlık ve benlik iddiâsına mecâl kalmaz.
 
Meyveleri olgunlaşmış ağaçların, dallarını yere eğip insanlara ikrâm etmesi gibi; ilim, irfan ve hikmet sahibi seçkin insanlar da mütevâzı ve ikram sahibi olurlar.
 
Böylece gönül âlemlerini bütün varlıkların istifâde edebileceği bir hazine hâline getirirler.
 
İnsanı insan yapan, onu aslî cevheriyle tanıştıran, varlığının esas gâyesine ulaştıran ve neticede insanlıkta kemâle erdiren sır; îman zemininde neşv ü nemâ bulan “güzel ahlâk”tır.
 
İnsanın asıl yücelik, olgunluk, fazîlet ve kıymeti, ahlâkî seviyesi nisbetindedir. Bu cihanda Hak Teâlâ’nın sevip râzı olduğu bir kul olabilmek, mânen olgunlaşmayı gerekli kılar. Bu olgunlaşmanın yolu da “mânevî terbiye”den geçer.
 
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 1, Erkam Yayınları