20 Mayıs 2013 Pazartesi

Demirdeki sır





Demirdeki sır
Demir, Kur’an’da dikkat çekilen elementlerden biridir. Kur’an’ın “Hadid”, yani “Demir” adlı suresinde şöyle buyurulur:

“Ve kendisinde çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik“ (Hadid Suresi: 25)

Ayette, demir için kullanılan “enzelna” yani “indirme” kelimesi, mecazi olarak insanların hizmetine verilme anlamında düşünülebilir. Fakat kelimenin, yağmur ve güneş ışınları için kullanılan “gökten fiziksel olarak indirme” şeklindeki gerçek anlamı dikkate alındığında, ayetin çok önemli bir bilimsel mucize içerdiği görülmektedir. Çünkü modern astronomik bulgular, Dünya’daki demir madeninin dış uzaydaki dev yıldızlardan geldiğini ortaya koymuştur.

Sadece Dünya’daki değil, tüm Güneş Sistemi’ndeki demir, dış uzaydan elde edilmiştir. Çünkü Güneş’in sıcaklığı demir elementinin meydana gelmesi için yeterli değildir.

Güneş’in 6000 santigratlık bir yüzey ısısı ve 20 milyon santigratlık bir çekirdek ısısı vardır. Demir ancak Güneş’ten çok daha büyük yıldızlarda, birkaç yüz milyon dereceye varan sıcaklıklarda oluşabilmektedir. Nova veya Süpernova olarak adlandırılan bu yıldızlardaki demir miktarı belli bir oranı geçince, artık yıldız bunu taşıyamaz ve patlar. Demirin uzaya dağılması işte bu patlamalar sonucunda mümkün olur.

Tüm bunlardan anlaşılacağı gibi demir madeni dünyada oluşmamış, Süpernovalardan taşınarak, aynı ayette bildirildiği şekilde “indirilmiştir.” Bu bilginin Kur’an’ın indirilmiş olduğu 7. yüzyılda bilimsel olarak tespit edilemeyeceği ise açıktır.

Günümüz astronomi bilgileri bize diğer elementlerin de Dünyanın dışında oluştuğunu göstermektedir. Ayetteki “demiri de indirdik” ifadesinde geçen “de” vurgusu bu gerçeğe dikkat çekiyor olabilir.

Ayrıca ayette demirin insanlar için çok yararlı olduğundan bahsedilmektedir. Halbuki bu ayet indiğinde insanlar demirden ancak kılıç yapıyorlardı. Ama bakın demir ile ilgili son bilimsel verilere:

Demir atomu olmaksızın evrende karbona bağlı yaşam olması mümkün olmazdı; süpernovalar olmaz, Dünyanın ilk dönemlerinde ısınması gerçekleşmez, atmosfer ya da hidrosfer olmazdı. Koruyucu manyetik alan olmaz, Van Allen radyasyon kuşakları oluşmaz, ozon tabakası olmaz, (insan kanında) hemoglobini meydana getirecek hiçbir metal bulunmaz, oksijenin reaktifliğini yatıştıracak metal oluşmaz ve oksidasyona dayanan bir metabolizma meydana gelmezdi.

Demir atomunun önemi, bu açıklamalarla rahatlıkla anlaşılmaktadır. Kur’an’da özellikle demire dikkat çekilmesi de bu madenin önemini vurgulamaktadır.

Tüm bunların yanı sıra Kur’an’da demirin önemine dikkat çeken bir sır daha vardır. İçinde demirden bahsedilen Hadid Suresi’nin 25. ayeti oldukça ilginç iki matematiksel şifre içermektedir:

“El-Hadid”, Kur’an’ın 57. suresidir. “El-hadid” kelimesinin Arapçadaki sayısal değeri, yani ebcedi hesaplandığında karşımıza çıkan rakam da aynıdır: “57” Sadece “hadid” kelimesinin sayısal değeri 26’dır. 26 sayısı ise demirin atom numarasıdır.

Şimdi insaf ile düşünelim: 1400 sene evvel, bilim ve tekniğin kelimesinin bile olmadığı bir asırda ve çölde yaşamış bir beşerin, demirin gökten indirildiğini ve onda çok faydaların olduğunu bilmesi mümkün müdür?

Hangi akıl sahibi bunu kabul eder? Buna rağmen hala Kur’an’a beşer kelamı demek, alemi aydınlatan güneşe gözünü kapatmak gibi bir hezeyandır. Gözünü kapayan sadece kendine gece yapar.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder