14 Kasım 2013 Perşembe

Kanaatkâr Olmak!


Kanaatkâr Olmak!
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“İnsanları ve cinleri, yalnızca bana kulluk etmeleri için yarattım. Onlardan ne herhangi bir rızık ne de beni doyurmalarını istiyorum! Şüphesiz Allah, bol bol rızık veren ve çok kuvvetli olandır.” (Zâriyât, 56-58)

Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Allah Teâlâ buyuruyor ki: Ey Ademoğlu kendini bana ibadete ver ki ihtiyacını giderip gönlünü zenginlikle doldurayım. Eğer bundan yüz çevirirsen meşguliyetini artırır, ihtiyacını gidermem.” (Tirmizî, Kıyâme, 30; İbn-i Mâce, Zühd, 3)

Allah Rasûlü, insanların kendilerine takdir olunan konumdan hoşnut kalmaları için hayata şu zaviyeden bakmalarını teklif etmektedir:

“Hayat şartları sizinkinden iyi olanlara değil, daha aşağı olanlara bakınız. Zira, Allah’ın üzerinizdeki nimetini her görmeniz için, bu daha uygun bir davranıştır.” (Müslim, Zühd, 9)

Bu bakış açısına sahip gönlü tok olan mü’min, kimsenin malında gözü olmaz, olabildiğince Allah’tan başka kimseden bir şey istemez, kimseye el açmaz. Tam hürriyet ve şeref işte budur. Bu şeref sayesinde insan, hem Allah’ın hem de kulların muhabbetini kazanır. Sehl bin Sa’d (ra)’ın söylediğine göre Peygamber (sav)’e bir kişi geldi ve:

“-Yâ Rasûlallah! Bana, yaptığım zaman hem Allah’ın hem de insanların beni seveceği bir iş söyle” dedi. Resûl-i Ekrem (sav):

“-Dünya ve dünyalıklara rağbet etme, Allah seni sevsin; halkın elinde olana göz dikme, insanlar seni sevsin” buyurdu. (İbn-i Mâce, Zühd, 1)

--
 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder