1 Nisan 2014 Salı

Ahmed Şahin - Başarı baş döndürmemeli, ne oldum demeyip ne olacağım demeli

Ahmed Şahin - Başarı baş döndürmemeli, ne oldum demeyip ne olacağım demeli
 

Ahmed Şahin
 
AİLE-SAĞLIK Yazarlar Ahmed Şahin

Başarı baş döndürmemeli, ne oldum demeyip ne olacağım demeli

 
 
Öğrencilik yıllarımda Fatih Camii baş imamı Gümülcineli Mustafa Efendi’nin vaazlarında tekrar ettiği başlangıç sözlerini hep hatırlarım.
 
 
Hayatın her türlü iniş çıkışlarını yaşamış olan bu tecrübeli zat şöyle başlardı vaaz konuşmalarına: - Ne oldum deme, ne olacağım de! Bugünkü başarına bakarak şımarma, yarınki akıbetini düşünerek mütevazı ol! Her çıkışın bir inişi olur, her inişin de bir çıkışı olacağı gibi. Bunu da unutma!
 
Gerçekten de insan bugünkü başarısına bakarak şımarmamalı, yarınki geleceğini düşünerek hep mütevazı ve temkinli olmalı, imtihanlarla dolu bu hayatın geleceğini de hep hatırında tutmalıdır.
Ne var ki,  insan çiğ süt emmiş derler. Bazen kazandığı başarılarından başı döner, ne oldum der, fakat ne olacağım, demez. Bir de bakarsınız ki ölçüsüz tartısız sözlerle söyleyip şımarıkça laflar etmeye başlamış. Tıpkı misalimizdeki muhtar adayı gibi.
 
Bir seçim akşamı sandık sonuçlarını öğrenen biri muhtar adayının kulağına fısıldamış: 
 
- Gözün aydın muhtar emmi demiş, muhtarlık seçimini sen kazandın
 
 Haberi duyar duymaz heyecanlanan muhtar emmi ayağa kalkarak şöyle seslenmiş çevresindekilere:
 
- Komşular demiş, şu Allah’ın işine bakın, biraz önce ben de sizin gibi bir adamdım!
 
Evet biraz önce o da bizim gibi bir adamdı. Ama haberden sonra bizim gibi bir adam değil demek ki. Çünkü o artık bir baştır. İnsan bir baş olsun da isterse soğan başı olsun, diye boşuna dememişler.
Demek ki başarı bazı insanın başını döndürüyor. İsterse muhtarlık olsun bu başlık. Artık kendisini içinde bulunduğu toplumun bir ferdi değil farklı bir insan olarak görmeye başlayabiliyor. Biraz önce ben de sizin gibi bir adamdım diyebiliyor.
 
Halbuki baş olmanın getirisi olduğu gibi götürüsü de vardır, muhtarlık bile olsa. Hatta on kişiye dahi baş olsa baş olmanın sorumluluğu ağırdır.
 
İrşat kitaplarındaki ikazlara baktığımızda görüyoruz ki, dünyada on kişiye de olsa yöneticilik yapıp başlık edenler, mahşerde elleri başlarına bağlı olarak gelecekler yönettikleri insanların huzuruna.
 
 Makamının sorumluluğunu yerine getirmişlerse elleri çözülecek. Görevini tam olarak yerine getirmemişse elleri başlarına bağlı olarak yönettiği halkla helalleşinceye kadar bekleyecekler. Dünyada efendi gibi davrandıkları halkın huzurunda köle gibi elleri başlarına bağlı kalacaklar.
Baş olmanın büyük mükâfatı yanında bu gibi ağır sorumluluklarının farkında olan Halife Harun Reşid, maneviyat büyüğü Fuzayl bin İyaz’a müracaat ederek, “Yüklendiğim sorumluluğu düşündükçe uykularım kaçıyor, geceleri uyuyamıyorum. Bana ne tavsiye edersiniz?” diye sorar.
Tabiin’in büyük alimi Hazret-i Fudayl, yöneticinin yüklenmiş olduğu sorumluluğu yerine getirmiş olmasının  yolunu şöyle gösterir:
 
- Sen der, yönetimini üstlendiğin ülkeyi kendi evin, halkını da kendi ev halkın gibi gör. Yaşlıları kendi anan, baban; gençleri de kendi oğlun, kızın kabul et. Anana, babana, oğluna kızına neleri layık görürsen onlara da onu layık gör, öyle hizmet eyle. İşte bundan sonra görevinin gereğini yaptığını düşünerek rahat uyuyabilirsin yatağında!  
 
  Evet, yöneticinin böylesine ağır sorumlulukları vardır. Bakalım bizim yöneticilerimiz nasıl bakacaklar sorumluluklarını yüklendikleri biz hanehalkına?
 
Dua ederiz onlara, hizmetini yüklendikleri yerleri kendi evleri, halkını da kendi hanehalkı gibi görsünler, samimi ve başarılı hizmetlerde muvaffak olarak tüm hanehalkının dualarını alan bahtiyar yöneticilerden olsunlar.
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder