15 Nisan 2014 Salı

Ahmed Şahin - Herkesin ‘nefsî’ dediği mahşerde, ‘ümmetim’ diyen Efendimiz

Ahmed Şahin - Herkesin ‘nefsî’ dediği mahşerde, ‘ümmetim’ diyen Efendimiz



AİLE-SAĞLIK Yazarlar Ahmed Şahin

Herkesin ‘nefsî’ dediği mahşerde, ‘ümmetim’ diyen Efendimiz

 
 
Bugün sizlere “Günlük Hayatımızı Peygamberimiz’le Yaşamak” kitabımızdaki önemli tespitlerden birini arz etmek istiyorum.
 
 
Olayı okuduktan sonra bir daha hatırlayacağız ki, Efendimiz (sas) Hazretleri’nin ümmetine karşı duyduğu eşsiz şefkati, tüm anaların evlatlarına duyduğu şefkatiyle kıyaslanamayacak kadar yüce ve yüksektir. Bundan dolayı kitapta konuya şöyle giriliyor:
 
 
- Size sorsalar ki, anneden daha şefkatli ve merhametli biri var mıdır? Belki diyeceksiniz ki, hayır yoktur.
 
 
Unutmayın, anneden daha şefkatli ve merhametli biri vardır ve o da Allah’ın Resulü’nden başkası değildir. Kime şefkat ve merhamet duyar biliyor musunuz? Biz ümmetine!..
 
 
Evet, Hazreti Resulüllah’ın ümmetine duyduğu şefkat ve merhameti, tüm annelerin evlatlarına duyduğu şefkatten yüce, yüksek ve de kurtarıcıdır.
 
 
Nitekim mahşerde tüm anneler babalar, gördükleri dehşet ve korkudan dolayı (nefsî nefsî!) diye feryad ettikleri sırada Allah Resulü Efendimiz (sas) Hazretleri, başını secdeye koymuş halde ‘ümmetî ümmetî!’ diye Rabb’ine yalvararak ümmetine şefaat etme izni istemeyi sürdürecek, hatta şefaat izni almadan da başını secdeden kaldırmayacaktır!..
 
 
Bu önemli konuyu Aişe validemizin hatıralarından dinleyelim isterseniz. Bakın o mübarek ve muhterem validemiz, Efendimiz (sas) Hazretleri’nin ümmetine şefaat izni almak için geceleri döktüğü gözyaşlarına ait müşahedesini nasıl anlatıyor bizlere bir görelim:
 
 
- Bir gece Resulüllah’ı yanımda bulamadım. Karanlıkta el yordamıyla ararken O’nun namazda olduğunu anladım. Öyle bir namaz kılıyordu ki, rüku’a varınca ‘ümmetî ümmetî’ diye inliyordu, secdeye inince yine ‘ümmetî ümmetî’ diye devam ediyordu. Namaz boyunca ‘ümmetim ümmetim’ diye tekrar ederek gözyaşı dökmeyi sürdürüyordu.
 
 
“Ümmetim ümmetim” diye sızlanışı beni çok meşgul etmişti. Selam verdikten sonra benim hayretli halimi hissettiğinden sordu:
 
 
- Aişe, ümmetimi ahirette kurtarma duam seni çok meşgul ediyor değil mi? dedi ve şöyle devam etti:
 
- Ben yaşadığım müddetçe ‘ümmetim ümmetim’ diyeceğim!
 
- Kabrimde yattığım müddetçe de ‘ümmetim ümmetim’ diyeceğim.
 
- Sura üflenince de ‘ümmetim ümmetim’ diyeceğim.
 
- Mahşerde bütün peygamberler ‘nefsî nefsî’ derken de yine ‘ümmetim ümmetim’ demeye devam edeceğim! Benim bu kadar ısrar ve istirhamım üzerine Rabb’im nida edecek:
 
 
- Kaldır başını ümmeti için gözyaşı döken peygamber! Bu kadar arzuladığın ümmetine git, Benim birliğime iman ve senin hak peygamber olduğuna şahitlik edenlere şefaatte bulun. Sana bu şefaat iznini veriyorum artık, buyuracaktır. Hatta, benim şefaatim ümmetimin büyük günahlılarına da şâmil olacaktır. Yeter ki onlar tövbe, istiğfar ederek gelmiş olsunlar oraya!..
 
 
Peygamberimiz’in (sas) ümmetine şefkatinin bu derece eşsiz oluşundan dolayı deniyor ki:
 
 
- Annelerin evlatlarına karşı duydukları şefkatin kıyaslanamayacak kadar çok fazlasını Resulüllah (sas) Hazretleri ümmetine karşı duymakta ve her an ümmetinin meşherdeki durumuyla ilgilenip kurtarmayı görev bilmektedir.
 
 
 Bundan dolayı kitapta konu şöyle bağlanmaktadır:
 
- Mümin kardeşim! Sevgiler karşılıklı olmalı değil mi? Ondan bize şefkat ve şefaat etme gözyaşları, bizden ise ona ilgisizlik ve ihmal göstergesi reva mı? Annemize babamıza gösterdiğimiz sevgi ve saygının bin kat fazlasını biz de O yüce şefkat ve şefaat sahibine göstermeli, şefaatine layık olma heyecanıyla hep yüklü halde bulunmalı değil miyiz? Öyle ise biz de ömür boyu kainatın zerreleri sayısınca salat ü selam ederiz O eşsiz şefkat ve şefaatin sahibi İmamü’l-enbiya’ya.
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder