5 Ekim 2013 Cumartesi

Bu millete hizmet etmek…

Bu millete hizmet etmek…


Hekimoğlu İsmail
 

Bu millete hizmet etmek…

 
 
Hayatım devamlı talebe hüviyeti içinde geçti. Bazen otobüse binmez, yol parasıyla kitap alırdım.
 
Bilhassa biyografi okumak çok hoşuma giderdi. 1953’te Eşref Edip’in yazdığı Tarihçe-i Hayat bana ulaşmıştı. Tarihçe-i Hayat, Bediüzzaman’ın hikâyesidir. Kur’an-ı Kerim’lerin toplatılıp yakıldığı bir devirde, İslamiyet adına ne yasaklanmışsa onları kendi şahsında serbest bırakan Said Nursi’nin mücadelesini anlatır. Çok okuyan bir kimse olduğum için, beynim ilmin çöplüğü gibiydi. Tarihçe-i Hayat’ı okuyunca “Son üç yüz senedir cevapsız kalan soruların cevabı işte bu eserde.” dedim kendi kendime. Onun mücadelesini okudukça anlıyordum ki, Bediüzzaman’ın Türk milletine derya gibi hizmetinin bir damlası da, kılık kıyafetin, yazının değiştirildiği, ibadethanelerin boşaltılıp kahvelerin ve meyhanelerin dolmaya başladığı, zikrin yerini şarkıların ve türkülerin aldığı, Müslüman’a hayat hakkı tanınmayan bir ortamda İslamiyet’i yaşamaya devam etmesidir.   
 
 
Said Nursi, İttihad-ı İslamcı idi. Bütün mü’minleri kardeş bilir, hepsine sahip çıkardı. Onun için önemli olan Kürt olmak, Türk olmak değil, bu millete kimin ne kadar hizmet ettiğiydi. Onun hiçbir zaman “Demokrat Parti hakkında propaganda yapın, iktidara gelmesini temin edin.” diye bir şey söylediğini duymadığımız gibi, afaktan bizleri çeker, enfüsi daireye sevk ederdi. Said Nursi, Cumhuriyet Halk Partisi zamanında çok çileler çekmiştir. Fakat CHP’lilerin yüzde doksan beşini masum kabul eder, yüzde beşini suçlu bulurdu. Onun din kardeşliği bu kadar genişti...
 
 
Bir âlemdi o devir… Sanki karanlık basmış, göz gözü görmüyordu. Bu zaman zarfında dünya üzerinde görülmemiş bir olay gerçekleşiyordu. Risale-i Nur’lar elde yazılıp dağıtılıyordu. Matbuat dünyasına meydan okunuyordu. Matbaanın yapacağı işi, köylüler, hatta tahsil görmemiş ümmiler yapıyordu. Allah Kürtlerden Bediüzzaman Said Nursi’yi göndermiş; biz Türkleri de ona talebe etmişti. Said Nursi bu millete Allah’ın bir lütfudur. Çünkü Türkiye’de pek çok ırk vardır. Gerçi gayb perdesi açılsa kimin hangi ırktan olduğu ancak anlaşılır. İşte pek çok Türk, Said Nursi’yi muallim kabul ederek Türklerle Kürtlerin İslam’da bütünleşmesi temin edilmiştir. Şuurlu bir Müslüman, kavmiyetçi olamaz. Milli birliği istemeyenler, İslam’a karşı olanlardır. Çünkü sahabe, din kardeşliğini karın kardeşliğinden üstün tutmuştur.
 
 
Evet, Bediüzzaman Kürt’tür fakat Türklere hizmet etmiştir. “Yüzde doksan dokuz menfaatli hizmetim Türklere olmuş; bana Kürt diyen ve kendini milliyetperver gösteren adamların bini kadar Türk milletine hizmet ettiğimi, hakikî ve civanmert bin Türk gençlerini işhad edebilirim.” buyurmuştur. Üstad hizmet noktasında kendini bin Türk’e eşit görüyordu. Mesela İktisat, İhtiyarlar ve Hastalar risalelerinin bin Türkçü kadar bu millete hizmet ettiğini söylerdi.
 
 
Bu millet Müslüman’dır. Çeşitli sebeplerle diniyle irtibat kuranların bir kısmı Risale-i Nur’ları okuyarak, dinleyerek dinlerini öğrendiler, imanlarını tahkikiye çıkardılar. Bugün camiler doluyorsa bunda Said Nursi’nin de payı vardır…
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder