22 Ekim 2013 Salı

Biliyor musunuz, Allah sizden ne zaman razı olur?



AİLE-SAĞLIK
ALLAH RAZI OLSUN AHMED ŞAHİN  HOCAM ÇOK GÜZEL YAZI
 

Biliyor musunuz, Allah sizden ne zaman razı olur?

 
 
Tasavvuf edebiyatımızda öyle sözler vardır ki, iki cümleden ibaret olmasına rağmen iki cilt kitap kadar zengin mana ifade eder.
 
 
Nitekim bazı tasavvuf büyükleri de iki senelik vaazlarını böyle iki cümle içinde özetlemişlerdir.
Derviş Yunus’un kendi varlığını özetlediği cümle gibi. Bakın şu cümlesine:
 
 
- Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm! Hepsi bu kadar.
 
İsterseniz bu önemli konuyu bir de, 237 tarihlerinin Bağdat, Basra mutasavvıf ve vaizi Hatem-i Asam’dan dinleyelim. Bakalım o neleri ifade ediyor kendi kısa, manası uzun tasavvufi cümlelerinde görelim. Bir ara uzun zamandır vaaz ettiği kürsüsünden cemaatine şöyle bir teklifte bulunur:
 
 
- Benden senelerdir dinlediğiniz konuları hemen iki cümle içinde özetlemenizi istiyorum sizden?
 
Cemaatten itiraz sesleri yükselir. Bunca senedir dinlediklerimizi iki cümle içinde özetlemek mümkün mü?
 
Büyük mutasavvıf “evet mümkündür” der, “İsterseniz senelerdir benden dinlediklerinizi ben iki cümle içinde özetleyeyim size.” deyince cemaat dikkat kesilir. Der ki:
 
 
- İki cümleden biri, kendinizde olana kanaat etmeniz; diğeri de başkalarında olana haset etmemeniz!
 
 
İşte der, benim senelerdir sizlere anlattıklarımın tam özeti.
 
 
- Kendinizde olana kanaat edeceksiniz, başkalarında olana da haset etmeyeceksiniz. Bu iki ahlak ve anlayış var mı kalbinizde, gönlünüzde bir bakın, varsa anlattıklarımın hepsi var demektir. Beni tam dinlemiş sayılırsınız. Bu iki duygu yoksa kalbinizde, gönlünüzde benden hiçbir şey öğrenmemişsiniz demektir! İsterse yıllarca dinlemiş olun beni!..
 
 
- Ne dersiniz bu iki cümleye?
 
 
- Kendimizde olana kanaat etmemiz; başkalarında olana da haset etmememiz?.. Yani hem kendimizle hem başkalarıyla barışık olmamız.
 
 
- Peki, sadece bu kadar mı bu iki cümlenin insana kazandırdığı yüce değer? Kendimizde olana kanaat etmek, başkasında olana da haset etmemekten mi ibaret bu düşüncenin bize kazandırdığı nihai sonuç?
 
 
- Hayır! Dahası var. Asıl mühim olanı da bundan sonrası. Bir de ona bakalım isterseniz.
 
Biliyorsunuz, insanlar hayat boyu çalışır, çabalar, kendilerine düşeni yaparlar, bir yerlere çıkıp bir şeyler elde etmek isterler... Ama sonunda Rabb’imizin takdiri ne ise o olur. Varlık, darlık, hastalık, sıhhat... Hepsi de Rabb’imizin takdiriyle gelir yine bizlere...
 
 
İşte kendinde olana kanaat eden adam, Rabb’inin kendi hakkındaki bu takdirlerine de razı olan adam demektir. Rabb’inin takdirine razı olandan ise Rabb’i de razı olur!..
 
Bir kul için Rabb’ini razı etmenin ötesinde büyük kazanç düşünülebilir mi?
 
 
İsterseniz bir de bu Rabb’imizi razı etmenin misaline bakalım. Bunun unutulmayacak özellik ve güzellikteki kısa ifadesi nasıl geçmiş irşad eserlerine bir de onu inceleyelim.
 
Hazreti Musa Aleyhisselam, Tur’daki duasında der ki:
 
 
- Ya Rab! Sen kullarından ne zaman razı olursun? Onu bana bildir ki, ben de buradan dönünce kullarına bildireyim. Onlar senin razı olacağın duygu düşünce içinde yaşasınlar hayatlarını?
 
 
Bakın ne buyurur Rabb’imiz:
 
 
- Ya Musa! Sen kullarıma söyle; onlar benden ne zaman razı olurlarsa ben de onlardan o zaman razı olurum!
 
Evet, varlık, darlık, hastalık, sıhhat... Kendine ne takdir edilmişse hepsine de razı olup kanaat eden, başkalarında olana da, uygun olan odur, deyip haset etmeyen kul, doğrudan doğruya Rabb’inin takdirine razı olup kanaat eden kul demektir. Rabb’inin takdirine böyle razı olandan ise Rabb’i de razı olmaktadır. Söyler misiniz, bundan daha büyük bir kazanç olur mu inanmış bir kul için?
 
 
- Öyle ise biz de yoklayalım iç dünyamızı!.. Kendimizde olana kanaat ediyor, başkalarında olana da haset etmekten kendimizi koruyor muyuz, bir kontrol edelim duygu ve düşüncelerimizi?
 
Artık tereddütsüz biliyoruz ki, biz Rabb’imizin takdirinden ne kadar razı isek, Rabb’imiz de bizden o kadar razıdır!.
 
 
- Ne dersiniz, bu kendi kısa ama manası uzun sözlerin verdiği özel ve güzel uyarıya? Rabb’imizin bizden razı olması için bizim Rabb’imizin hakkımızdaki takdirlerine razı olmamız gereğine...
 
Biz de konuyu böyle biliyor, böyle düşünüyor ve böyle uyguluyor muyuz?.. Şimdi düşünme sırası bizde. 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder