12 Ekim 2013 Cumartesi

Hayırlı olan mal, sevaba dönüşen maldır…


Hekimoğlu İsmail
 

Hayırlı olan mal, sevaba dönüşen maldır…

 
 
Denir ki, “Firavuna verilen imkânlar sana verilseydi, firavun olmaz mıydın?”
 
    İhtimal ki, olabilirdik…
 
 
    Çünkü firavun isim değil sıfattır. Parayı ve makamı putlaştıran herkeste firavunluk sıfatı vardır. Helal kazanca karşı çıkılmaz. Abdest almak için kullandığımız su bile parayla. İslam’ın tealisi maddeten kalkınmakla mümkündür. Bunların hepsi doğru fakat elma bahçesinde kurtlu elma da bulunur. Zenginlik bazı kimseleri bozar. O şahıs öylesine nefsine uyar ki, kendini unutur. “Yok” der, “ben normal bir hayat yaşıyorum…”
 
 
    Para, günah işlemenin, harama girmenin yolunu açar; canının istediği gibi yaşamaya imkân verir. Öyleyse hayırlı olan mal, sevaba dönüşen maldır. Sevaba dönüşmeyen malın kıymeti yoktur. Malı kıymetlendirmenin yollarından biri de kurban kesmektir. Kurban kesen adam ilan eder ki, “Allah’ım Senin verdiğin akılla tahsil yaptım, sanat öğrendim. Senin verdiğin sağlıkla, güçle çalıştım. Şimdi de senin verdiğin rızıkla kurbanımı kesiyorum. Böylece firavun olmaktan kurtuluyorum.”
 
 
    İstiridye su içer inci yapar; yılan su içer zehir yapar!..  Zenginlikle, mal mülkle cennete de gidilir, cehenneme de…
 
 
    Mesela Musa aleyhisselamın ümmeti inek heykeline tapıyordu. “Allah size bir inek kesmenizi emrediyor!” ayeti gelince, “Sen bizimle dalga mı geçiyorsun?” demişlerdi. Hayalen ve ilmen o günlere gittiğimizde anlıyoruz ki, aslında onlar ineğe değil menfaatlerine tapıyordu. Onu mukaddes saymış, heykelini yapmışlardı. Çünkü inekten süt, et ve yavru geliyordu. Bu kadar faydalı olan bir hayvanı kesmekle aslında menfaatlerini kesmiş olacaklardı...  
 
 
    Şimdi biz de kapitalistlerin putlaştırdığı parayı verip kurban alıyoruz. Onu kesip fakirlere dağıtıyoruz. Elhamdülillah…
 
 
    Peygamber Efendimiz (sas) buyurmuş ki: “Ya Aişe, kurban etini ne yaptın?” Aişe annemiz buyurmuş ki: “Ya Resulallah hepsini dağıttım. Sadece iki kürek bize kaldı.” Bunun üzerine Efendimiz buyurmuş ki: “Öyleyse iki kürek hariç hepsi bize kaldı…” Böylece anlıyoruz ki, verdiğimiz mal yanımıza kâr kalıyor.
 
 
    Bir de kurbanın başlangıcında teslimiyet var tabii. Hz. İbrahim’den oğlu Hz. İsmail’i kurban etmesi emrediliyor. Hz. İbrahim de Hz. İsmail de peygamberdir. Vahye uymaları peygamberliklerinin gereğidir. Allah böyle bir örnek bize gösteriyor ki, Allah’ın emri çocuğunu kesmek kadar zor da olsa O’nun emirlerine itaat edeceğiz. Kurban Bayramlarında bu teslimiyetin ve itaatin hatırlanması gerekiyor.
 
 
    Hepinizin Kurban Bayramı’nı şimdiden tebrik eder, sağlıklı günler dilerim…
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder