18 Temmuz 2014 Cuma

NİHAT HATİPOĞLU - Gönüllerin sultanı

NİHAT HATİPOĞLU - Gönüllerin sultanı


       
 

Gönüllerin sultanı

 

O, hataları örter, karşılaştığı herkese selam verirdi. Sorunları dinler ve asla bıkkınlık göstermezdi. O en sevgiliydi: Başların tacı, ümmetinin sevgilisi Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi vesellemdi

 

Boyu ortadan daha uzundu. Güleç yüzlüydü. Saçını ortadan ayırırdı. Vefat ettiğinde saç ve sakalındaki beyaz kılların sayısı onaltı civarındaydı. Sakalının uzunluğu dört parmağı aşmazdı.

Yolculuğa çıktığında ayna, tarak gibi temizlik malzemesini yanında götürürdü. Aynaya baktığında, "Rabbim! Yüzümü güzelleştirdiğin gibi ahlakımı da güzelleştir" diye dua ederdi.

Arkadaşlarıyla beraber yürüdüğünde arkasında uzun bir kuyruğun oluşmasına engel olurdu. Onun için de şöyle buyururdu: "Önümden yürüyün. Arkamı meleklere bırakın."

Mahcuptu. Yanında yapılan bir hata karşısında genç bir kızın utandığı gibi yüzü kızarırdı. Yanlış yapan hiç kimsenin yüzüne, yanlışını vurmazdı. Bir hatayı tenkid etmek istediğinde şöyle buyururdu:

"Bazınıza ne oluyor ki, şöyle, şöyle yapıyorlar."

Karşılaştığı herkese selam verirdi. Baş eğerek selam vermeyi çok hoş görmezdi. Tebessüm ederek, sözle selam verirdi. Selam vermeyi sünnet, selam almayı ise farz sayardı. Selam kelimesindeki "barış, esenlik, güven" temasına işaret edercesine "Selamı yayın" derdi. Çocuklara selam verirdi. Çocukların selamını alırdı.

Yaşlı bir kadın kendisini yolda durdurduğunda dakikalarca ayakta durur ve sorulan soruları veya iletilen problemi dinlerdi.

Asla bıkkınlık göstermezdi.

Uzaktan gelip, nasıl davranacağını ve konuşacağını bilemeyen bir köylü yakasını tutup çekiştirince sabretmiş, bu ne biçim davranış dememiş, tepki gösteren sahabesine müdahale etmiş ve "bırakın, derdini anlatsın" demiştir. Karşısındaki bu tavrından dolayı utanmış ve özür dilemiştir.

Kendisini görüp, titreyen bir adama; "Arkadaş, neden titriyorsun? Nedir bu halin? Vallahi ben de senin gibi kurutulmuş et ve kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum" diyerek tevazuda zirveyi göstermiştir.

O, en sevgiliydi. O gönüllerin sultanı, başların tacı Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellemdi.


'GECE YATAĞINA GİRDİĞİNDE AYET-EL KÜRSİ'Yİ OKU'

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor:

Resul-i Ekrem (sav) beni ramazanda toplanan fitreleri korumakla görevlendirmişti. Bir gece bir adam geldi, yiyecekleri avuçlamaya başladı. Adamı tuttum ve:

- "Vallahi seni Peygamber Efendimiz'in huzuruna götüreceğim" dedim.

Adam:
- "Ben çok fakir biriyim" deyince ona acıdım ve bıraktım.

Sabahleyin Allah'ın Elçisi:
- "Ebu Hureyre! " Diye sordu.

Ben de:- "Ya Rasulullah! İhtiyaç içinde bulunduğunu, çocukları olduğunu söyleyince haline acıdım ve onu serbest bıraktım" dedim. Peygamber Efendimiz (sav):

- "O sana yalan söyledi, tekrar gelecek" buyurdu.

(O adam gerçekten de Resul'u Ekrem'in dediği gibi üç kere daha geldi. Üçünde de, acıdığı için Ebu Hureyre onu saldı. Sonuncu yakalandığında ise o adam şöyle dedi)

- "Beni bırakırsan sana çok faydalı sözler öğretirim. Gece yatağına girdiğinde Ayetel Kürsi'yi oku. O zaman Allah senin yanına devamlı bir koruyucu verir, sabaha kadar da şeytan sana yaklaşamaz" dedi.

Öğrettiği cümleler üzerine onu salıverdim.Sabah olunca Peygamber Efendimiz (sav):
- "Tutsağın dün gece ne yaptı?" dedi.

Ben de: "Ey Allah'ın Elçisi" O adam bana fayda verecek bazı sözler öğreteceğini söyleyince onu serbest bıraktım. Dün gece tutsağın ne yaptı? dedim.

Efendimiz (sav): "Neymiş o sözler?" diye sordu.

(Ebu Hureyre adamın söylediklerini Efendimiz'e anlattı) (sav):
-'Kendisi yalancı olduğu halde bu sefer sana doğru söylemiş. Üç gecedir kiminle konuştuğunu biliyor musun Ebu Hureyre?'

"Hayır, bilmiyorum Ya Rasulullah" dedim.

"O şeytandı" buyurdu.


BÜYÜKLERİN DUALARI

Veysel Karani'nin Duası

Allah'ım, sen Rabbim'sin, ben kulunum. Sen Halik ben mahlukum. Sen rızk veren, ben rızıklanan. Sen sahip, ben sahiplenen; sen şerefli, ben şerefsiz; sen zengin, ben fakirim. Sen diri, ben ölüyüm. Sen Bâki, ben fâniyim. Sen kerem sahibi, ben keremsizim. Sen iyilik yapan, ben kötülük yapanım. Sen bağışlayan, ben günah işleyenim. Sen büyük, ben küçüğüm. Sen kuvvetli, ben zayıfım. Sen veren, ben dilenenim. Sen emniyetli, ben emniyetsizim. Sen cömert, ben ise miskinim. Sen kabul eden, ben duâ edenim. Günahlarımı bağışla, beni azarlama, beni rahmetine ulaştır, ey merhamet edicilerin en merhametlisi!


SORU - CEVAP

1- Kadınlar adetli veya loğusa iken dua edebilirler mi?

Hanımlar âdet günlerinde veya nifâs (loğusalık) hallerinde iken dua edebilirler; zikir ve dua anlamı taşıyan âyet-i kerimeleri okuyabilirler. Bunun yanında, Kelime-i şehâdet, Kelime-i tevhid, istiğfar, salâvat-ı şerife getirebilirler. Aynı şekilde tefsir, hadis ve fıkıh gibi dinî eserleri okuyup mütalaa edebilirler.

2 - Babalarının emekli maaşını almak için boşanan bir tanıdığım var, bu dinen geçerli midir?

Bu iş devleti kandırmaktır ve alınan para haramdır. Boşanma dinen geçerli olur.

3- Bayramda kurban kesmek istemiyorum, onun yerine parasını dağıtsam caiz midir?

Kişi kurban kesmek yerine parasını dağıtmakla, vacip olan kurban borcunu ödemiş olmaz. Sadaka vermek ayrı bir ibadet, kurban kesmek ayrı bir ibadettir.



 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder