13 Şubat 2015 Cuma

Tanrı'nın yazdığı şiircesine...

Tanrı'nın yazdığı şiircesine...

Tanrı'nın yazdığı şiircesine...
 

"Mustafa Seyran" ismi sizin için ne ifade ediyor? Türk Sanat Musikisi ile yakından ilgili değilseniz ya da yaşadığı şehrinden dolayı hemşehrisi falan değilseniz, eminim ki birçoğunuz için hiçbir şey.

Peki ya "Elbet Bir Gün Buluşacağız" ya da "Bak Yeşil Yeşil" dersem? Bu muhteşem ve gönüllerimizde nakış olmuş şarkıların büyük bestecisi dersem? Daha çok şey ifade edeceği kesin. Özellikle popla hoplaşmamış, bir kenara toplaşmamış kuşaklarımız için.

Bizim kültür hayatımızın en önemli özelliklerinden birisi bana göre, hangi türde olursa olsun eserlerin, sahiplerinin önünde yer almasıdır. Hatta şarkılar söz konusu olduğunda, bırakın eserlerin ön plana geçmesini, icrakarlar yani solistler daha bir dominant kalırlar. Tabi ki icra da çok önemlidir ama eseri eser yapan maya, söz ve beste sahipleri tarafından atılmıştır hep. Kelimelerle notalar, tutkuyla sarılmazlarsa birbirlerine, aşk anlatıcılarının mahareti bir yere kadar belirleyici olur. Kötü girdiden, iyi sonuç çıkmaz.

Batı medeniyetinde, eserlerden çok genelde eser sahipleri isim yapmışlardır. Çaykovski, Verdi, Mahler, Dali, Picasso, Vinci, Bach, Tolstoy, Dostoyevski, Mikelanjelo ve pek çok büyük sanatçı, eserlerinden daha çok meşhur olmuş ve günümüze kadar gelmişlerdir. Peki, dünya üzerinde en geniş coğrafi alanda, en uzun süreç diliminde ve pek çok farklı toplumca, en çok kişi tarafından bilinen ve okunan, beste, kimin bestesidir hiç fikriniz var mı?

Itri Dede'nin -ki büyük bir Türk bestecisi ve sufisidir- hepimizin ve özellikle Müslüman dünyası olmak üzere tüm dünya insanlığının kulaklarına ve gönüllerine pelesenk olan "Tekbir"i, yeryüzünün, tüm zamanlardaki en popüler müzikal çalışmasıdır. Ve öyle büyük bir müzikalitesi vardır ki geçen asırlar, değerinden hiçbir şey kaybettirmemiştir. Şimdi söyleyiniz lütfen bana, bu gerçeği kaç Türk evladı bilir ve bununla gurur duyar? En iyisi hiç söylemeyin...

Ben, Mustafa Seyran'ı anlatacaktım ama dert büyük, yara derin, sızı, elvan elvan olunca, girizgahta boğulup kaldık. Mustafa Seyran, aile büyüklerimin dostu, komşusu idi. Bu özelliği itibarıyla ayrı bir sevgimiz ve ilgimiz vardı tabi, merhuma. Ancak, başta belirttiğim bu iki şarkısını dinleyip de sevmeyen kaç memleket insanı vardır acaba?

"Elbet bir gün buluşacağız,

Bu böyle yarım kalmayacak.

İkimizin de saçları ak

El ele tutuşup bakışacağız."

Lisede okuduğum yıllarımda, bir lise korosundan beklenmeyecek kalitede, zengin ve nitelikli bir Türk Musikisi koromuz vardı. Ben, koronun iki udisinden biri idim. Ve hemşehrimiz olması itibarıyla da bu eser, koro repertuarının değişmez şarkısıydı.



Lisemizin, geleneksel eski mezunlar gününde, bize de görev verildi. Küçük bir fasıl yapacaktık, okulumuzdan mezun büyüklerimize. Birbirine bağlı, türkü formundaki üç muhayyer şarkıyla programımızı kapamadan önceki son şarkı, lisemizin de merhum bir mezunu olan büyük bestekarın, yukarıdaki şarkısıydı. (Konya Ereğli) Sunucu, tüm programı okudu ve bu şarkının da özelliğinin üzerine basarak sözü ve sazı bize bıraktı.

O gün baş enstrumanist bendim. Yani, şarkı başlarını, sonlarını ve bir nevi idareyi, şef-hocamızla birlikte ben götürüyordum. Ve programımız başladı, hatasız devam etti. Son potboriden bir önceki şarkı olan Mustafa Seyran parçasına girmeyi unutarak, son bölüme atlayıverdim. Ve işin kötüsü, programımızı bitirip, sahneden inene kadar da farkına varamadım. Bu durum, yıllar geçse de hafızamdan silinmeyen bir hatıra olarak kaldı bende.

"Bak Yeşil Yeşil"i ise diğerine göre biraz daha fazla sever ve çalar-söylerim. Müthiş bir Rast şarkıdır bu. Rast makamı, bilenler bilir, arızasız bir makam olması hasebiyle, batı müziği formuna en yakın makam olarak kabul edilir. Hacı Arif Bey'in, Viyana'da katıldığı bir klasik batı müziği konseri sırasında, bir Avrupalı'nın, "sizin bu tip senfonik çalışmalarınız yok mu?" şeklindeki alaycı sorusuna muhatap kalması sonucu hemen oracıkta bestelediği ve orkestraya rötuşsuz icra ettirdiği, salondakilerin şaşkınlıklarından küçük dillerini yutmalarına ramak kaldığı şarkı olan "Yine Bir Gülnihal" adlı eseri de Rast makamındadır.

"Kapat gözlerini kimse görmesin,

Yalnız benim için, bak yeşil yeşil.

Gözlerin kimseye ümit vermesin,

Yalnız benim için, bak yeşil yeşil."

Mustafa Seyran, rivayet olunur ki ünlü sanatçı Emel Sayın'a aşıktır. Ancak bu aşk ya karşılıksız kalır ya da mutlu sonla nihayetlenemez. Ve bu sözler ve şarkı da Emel Sayın için yapılmıştır. Sayın da birçok defalar bu muhteşem eseri söylemiş, icra etmiş hatta yanlış hatırlamıyorsam filmini de çekmiştir.

"Seni öyle sevdim ölürcesine,

Tanrı'nın yazdığı şiircesine,

İçimden geçeni bilircesine,

Yalnız benim için, bak yeşil yeşil."

O zamanlar, aşklar, "Tanrı'nın yazdığı şiircesine" yaşanıyordu dostlar...Ve gözler sadece sevenler için bakıyordu...

Söz bitti, kalp titredi, yaş aktı, susmak anlatır oldu konuşulamayanı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder