6 Ocak 2016 Çarşamba

Ahmed Şahin - Hatadan sonra kıble istikametli yoluna devam eden kurtulur!

Ahmed Şahin - Hatadan sonra kıble istikametli yoluna devam eden kurtulur!


Ahmed Şahin
 
 
AİLE-SAĞLIK

 

Hatadan sonra kıble istikametli yoluna devam eden kurtulur!


Hemen hepimizin hedefi, kıble istikametli yolumuza sabır ve sebat içinde tökezlemeden devam etmek, bir sürçme ve düşmeye maruz kalmadan ilerlemektir.

Ancak imtihan dünyasındayız. Dengeli durmayı esas alan insanın da bazen ayağı kayabilir, dengesini bozabilir, hatta sürçüp düşebilir de. Böyle düşüşlerde mühim olan, ‘ben düştüm, artık ayağa kalkamam, kıble istikametli yoluma devam edemem' diye bir ümitsizliğe kapılmadan hemen toparlanıp ayağa kalkarak dengesini yine kurup kıble istikametli yoluna devam etmektir. Bu takdirde düşmenin sonucunda fazla hasar yoktur. Kalkıp kıble istikametli yoluna devam etmek söz konusudur çünkü. Düşmelerde tehlike şuradadır:

- Eyvah, ben dengemi kaybedip düştüm, artık ayağa kalkmam imkânsız, hatta benden istikametli adam da olmaz artık.. diye vesveseye kapılarak hedefine doğru yürüme azim ve aşkını kaybetmek!..

İşte tehlike böyle bir ümitsizliğe maruz kalmaktadır.

Halbuki Allah Resulü (sas) Efendimiz, sürçerek hata çukuruna düşenlerin tekrar dengelerini kurup yollarına devam etmeleri için uyarıda bulunarak buyurmuş ki:

- İnsanlar mutlaka hata yaparlar. Yani sürçüp düşebilirler. Ancak hata yapanların hepsi de şerli insan değildir! Hata yapanların da hayırlısı vardır. Onlar da hatalarından sonra tövbe istiğfar ederek kıble istikametli yollarına devam edenlerdir! buyurmuştur.

Demek ki insan bazen bilmeden, bazen de nefsine uyarak hata yapabilir, bu her şeyin mahvolması manasına gelmez, ümidin kesilmesini gerektirmez.

Çünkü hatasından dolayı pişmanlık duyup da dinî hayat ve İslamî hizmetlerine yine devam edenler, Efendimiz'in (sas) ifadesiyle, “hata yapanların hayırlısıdırlar”. Yeter ki, hatadan sonra ciddi şekilde üzüntü duyup pişmanlık hissetsin. Düştüğü yerde, benden adam olmaz artık, demeden kalkıp İslamî hayatına ve hizmetine aynı azim ve aşkla devam etsin!..

Bu konuda irşat eserlerinde şöyle ümit yüklü misaller de verilir. Nitekim bir adam, Hazreti Ali Efendimiz'e gelir:

- Ben yaptığım hatalarla mahvoldum, ne olacak halim? diye sızlanır. Hazreti Ali Efendimiz de:

- Mahvolacak zamana daha gelmedik, tövbe kapısı henüz kapanmamıştır, tövbe et, kıble istikametli yoluna devam et, kurtulursun, der. Ümitsiz adam ise ısrarlı:

- Benim günahım öyle büyük ki, tövbe ile filan affa uğrayacak gibi değildir, deyince İmam-ı Ali Efendimiz ümitsiz adamı düşündürme gereği duyarak der ki:

- Hiç düşündün mü, senin günahın mı büyük, yoksa Rabb'imizin affı mı?

Adam duraklar, elbette Rabb'imin affı büyüktür, der.

- Öyle ise der, rahmeti ve affı senin günahından büyük olan Rabb'imizin affından ümidini kesme de tövbe edip kıble istikametli yoluna devam et. Adam bu defa da:

- Ne zamana kadar bu tövbe, der?

- Tövbe ettiğin günahı terk edinceye kadar tövbe! diyerek son sözünü söyler.

Demek ki, bazen sürçüp düşmek insanlığımızın icabıdır. Ancak düştüğü yerde ümitsizliğe kapılıp kalmak insanlığın icabı değil, şeytanın verdiği vesvesenin sonucudur. Çünkü şeytan da sürçüp düştüğü çukurda kalmayı tercih etti. Rabb'imin rahmeti benim günahımdan büyüktür, deyip de dönüş yapmaya niyetlenmedi, düştüğü çukurda kaldı.. Ama Adem babamız Rabb'imin rahmeti kulunun hatasından büyüktür, deyip ümidini kesmeden istikametli yolunda sebat etti, Rabb'imiz de ona peygamberlik makamını layık gördü, insanlığın ilk mürşidi ve yol göstericisi liderliğine yükseltti.

Şimdi bütün bu net misallerden sonra sorabilir miyiz?

- Nasılsınız, sürçme ve düşmelerden sonra hemen kalkıp kıble istikametli yolunuza devam etme azim ve aşkınız tamam mı? Yoksa ben düştüğüm yerden kalkıp da kıble istikametli yoluma devam edemem vesvesesi hâlâ devam ediyor mu?

Unutmayın, vesvesede hayır olsaydı şeytanı kurtarırdı. Şeytan düştüğü çukurda kaldı, Adem babamız ise istikametli yoluna devam edip peygamberlik makamına yükseldi, bizlere böyle örnek vermiş oldu.

Fatebiru ya ülil ebsar! Düşünün ey kıble istikametli sabır ve sadakat yolcuları!
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder