20 Ocak 2016 Çarşamba

"Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz."

"Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz."


Oğlum montunu okulunda kaybetti diye sesimi yükselttim, dikkatsizlikle, sorumsuzlukla suçladım. Ertesi hafta bir sabah işe giderken aradığım montumu bulamadım. Günlerce nerede kaybettiğimi düşündüm ve hatırlayamadım.

Sağlık merkezinin önünden geçerken bir iş arkadaşımın söylenerek geçtiğini gördüm. ‘Hayırdır!’ diye seslendim. Sağlık karnesini unuttuğu için geri dönmüş. Kahkaha attım. Ertesi ha...
fta göz hekiminden randevu almam gerekti. Göz hekimi beni kapıda bir saat bekletti. İçeri alındım ve tam randevuyu geciktirmesini eleştirmek için ağzımı açmıştım ki sağlık karnemi istedi. Üzerimi aradım ve inanılır gibi değil, karnem yanımda yoktu.

Hayatımda defalarca yaşadığım gerçek şudur: Birisini, saflık, unutkanlık veya bilgisizlik yüzünden işlediği veya tövbe edip pişman olduğu yanlışı yüzünden kınamaya göreyim. Bir benzeri çok geçmeden başıma geliyor.

"Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz." (Tirmizi, Kıyamet, 53, No: 2507) hadisini bilirsiniz. Kasten ve kibirle kötülüğe giren kınanır, ama yanlışlık veya pişmanlık içinde hataya düşeni kınamanın sonucu kötüdür. Bu yüzden en iyisi kınamaktan kaçınmak ve her türlü kötülükten yüce Yaradan’a sığınmaktır.”
 
Yazar Dr. Muhammed Bozdağ
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder