Cennet hanımlarının efendisi olan Hazret-i Fâtıma -radıyallahu anha- Vâlidemiz, muhterem babaları Rahmet Peygamberi’nin kabr-i şerîfinden bir avuç toprak alarak koklayıp gözlerine sürdükten sonra şu dörtlüğü söylemişlerdir…

مَاذَا عَلٰى مَنْ شَمَّ تُرْبَةَ أَحْمَدٍ

أَلَّا يَشُمَّ مَدَى الزَّمَانِ غَوَالِيَا

صُبَّتْ عَلَىَّ مَصَائِبٌ لَوْ أَنَّهَا

صُبَّتْ عَلَى الْأَيَّامِ صِرْنَ لَيَالِيَا

 
“Hazret-i Ahmed –sallâllahu aleyhi ve sellem-’in toprağını koklayan kişi, ömür boyu başka güzel ve pahalı kokular koklamasa ne kaybeder?!
 
Hazret-i Ahmed -sallâllahu aleyhi ve sellem-’in toprağını koklayanın hâli ne mi olur? Ömür boyu çok pahalı ve güzel kokular koklamamak! (Zira buna ihtiyacı kalmaz.)
 
Pek muhterem babacığımın ukbâ âlemini teşrifleri ile benim üzerime öyle musîbetler döküldü ki, şâyet bu musîbetler gündüzlerin üzerine dökülseydi o nurlu gündüzler simsiyah gece kesiliverirdi.”[1]
 
 
 
Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in vefâtından sonra Hazret-i Fâtıma -radıyallahu anha- Annemizʼin yüzünün güldüğü hiç görülmemiştir. (İbn-i Sa‘d, II, 312; Kâmil Mîras, Tecrîd Tercemesi, XI, 25-26)
 
Dipnot:  [1] İbnü’l-Cevzî, el-Vefâ, II, 803, 813, İbn-i Seyyid, II, 451; Kastalânî, II, 501; Diyârbekrî, II, 173.
 
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Gönüller Sultanı Efendimiz, Erkam Yayınları