27 Mart 2017 Pazartesi

MÜHLET VERMEK

MÜHLET VERMEK


‘Mühlet’, bir kimsenin başka birisine herhangi bir şeyi yapması için zaman tanıması, süre ve fırsat vermesidir.

‘Mühlet’, kendisine verilen kimsenin veya toplumun içinde bulunduğu duruma göre özellik gösterir. Kötülük içinde bulunan kimsenin kötülüğünün ve dolayısiyle cezasının daha da artması için mühlet verilebildiği gibi, bir sorumluluğun veya bir taahhüdün yerine getirilmesi için fırsat vermek şeklinde de olabilir.

Kur’an-ı Kerim’de buyurulur:

“Doğrusu onlar, hep hile kuruyorlar. Ben de (onların hilelerine) hile (cezası ile) karşılık veririm. O halde kâfirlere mühlet ver! Onlara biraz mühlet ver.” [1]

“Eğer Allah, insanları, yaptıkları (her) zulüm nedeniyle cezalandırsaydı, yeryüzünde tek canlı bırakmazdı. Fakat onları belirlenen bir süreye kadar erteler. Süreleri geldiği zaman da bir saat bile ne geri kalır ve ne de ileri geçerler. (Yok olup giderler)” [2]

Bu ayetlerde, kâfirlere ve zalimlere Allah (c.c.)’ın belirli bir zamana kadar süre verdiği, günü geldiğinde de onları cezalandıracağı bildirilmektedir. Bunda elbette Allah (c.c.)’ın büyük hikmetleri vardır.

Bizi ilgilendiren ‘mühlet’, müslümanların kendi aralarındaki işlemlerinde, ahlâki eğitimde ve biribirlerine karşı sorumluluklarında yardımcı olmak üzere süre tanımaları ve kolaylık göstermeleridir.

“Eğer (borçlu) darlık içinde ise, bir kolaylığa çıkıncaya kadar beklemek (gerekir). Eğer bilirseniz (verdiğiniz borcu, eli darda olan borçluya) sadaka olarak bağışlamanız, sizin için daha hayırlıdır.” [3]

Müslüman, Müslüman kardeşleri için özverilidir, güzel borç (karz-ı hasen) vererek diğer Müslüman kardeşlerinin dertlerine çare olur. Verdiği borcun mükâfatını borç verdiği kimseden değil, Allah (c.c.)’tan bekler:

“O’nun yanında, hiç kimsenin karşılık verilecek bir nimeti yoktur. (O, verdiğini kendisine yapılan bir iyiliğin karşılığı olarak değil), yalnız yüce Rabbinin rızası için verir.”  [4]

Müslüman alacağından faiz almadığı gibi onu vadesinde ödeyemeyen kardeşine, eli genişe çıkıncaya kadar süre tanır, şayet hiç ödeyemeyecek durumda ise borcunu bağışlar, sadaka sayar. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:

Kim ki Allah’ın, kendisini gölgesi altında gölgelendirmesini isterse eli darda olan borçluya mühlet versin, ya da borcunu tamamen kaldırsın.” [5]

Başka bir hadisinde de Peygamber (s.a.v) efendimiz şöyle buyuruyor:

“Kim bir fakire borç verirse, tanıdığı vadeden önce geçen her gün, alacağı para kadar sadaka vermiş gibi sevaba nâil olur. Ödeme günü gelince te'hir ederse, her gün için iki misli sadaka vermiş gibi sevaba nail olur. [6]

Darlık içinde bulunan borçluya borcunu erteleyen veya tamamen bağışlayan kimseyi Allah (c.c.)’ın, Kıyamet gününde gölgelendireceğine, tevbe edinceye kadar işlediği günahlardan bağışlayacağına ilişkin hadisler vardır.

İslam dininde esas olan kolaylıktır. Bu kolaylığı Allah emir ve yasaklarında ve ibadetlerin uygulanmasında mü’minler için belirtmiştir. Aynı zamanda her bir Müslüman da Müslüman kardeşine her zaman kolaylığı sağlamalı ve onu rahatlatacak, maddi sıkıntılardan kurtaracak davranışları benimsemelidir. O’na layık bir ümmet olmanın yolu şüphesiz ki O’nun ahlakî ilkelerini benimsemek ve onları birer hayat düsturu haline getirmekten geçer.

Mühlet verme toplumdaki ilişkilerin daha iyi seyretmesini de sağlar. Bunun içindir ki İslâm ahkâmında mühlet önemli bir yer tutar. Örneğin boşanmada karı-kocaya belli bir mühlet verilmesi, onların bu süre zarfında olaylar daha iyi değerlendirebilecekleri bir imkân oluşturmaya mebnidir.



[1] Tarık sûresi, 86/15-17.
[2] Nahl sûresi, 16/61.
[3] Bakara sûresi, 2/280.
[4] Leyl sûresi,  92/19-20.
[5] İbn Mace, Sadakat,14.
[6] İbn Mace.


BU YAZI  AŞAĞIDAKİ SİTEDEN ALINMIŞTIR:
http://www.islamahlaki.com/default.asp?kat_no=666
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder