25 Haziran 2014 Çarşamba

Ahmed Şahin - Ramazan’da her Müslüman oruç tutar, mazeretliler müstesna!

Ahmed Şahin - Ramazan’da her Müslüman oruç tutar, mazeretliler müstesna!



AİLE-SAĞLIK Yazarlar Ahmed Şahin

Ramazan’da her Müslüman oruç tutar, mazeretliler müstesna!

 
 
Rabb’imiz lütfederse önümüzdeki cuma akşamı teravih kılacak, gece de sahura kalkarak, cumartesi gününde oruçlu olma şerefini kazanacağız inşallah.
 
 
Bizleri böylesine mutlu bir aya daha ulaştıran Rabb’imize sonsuz şükürler ediyor, bu mukaddes günlerin mükellefiyetini tam olarak yerine getirmeye muvaffak kılmasını Rabb’imizden olanca duygularımızla niyaz ediyoruz.
 
 
Şöyle sathi bir düşünce ile baktığımızda dahi anlıyoruz ki, sonsuz merhamet sahibi Rabb’imiz, bütün sene boyunca tüm nimetlerine karşı serbest bıraktığı biz kullarını bir aylık oruç ibadetiyle mükellef kılmış, hem sıhhatlerini kazanmaları hem de sahip oldukları nimetlerin farkına varmaları, yoksulların da halini anlamaları için günahların affına sebep olacak bir irade imtihanına hemen her Müslüman’ı tabi tutmuştur.
 
 
Bu irade imtihanında oruçlarını tutanlar çok şey kazanırlar, hiçbir şey kaybetmezler. Tutmayanlar ise hiçbir şey kazanmazlar; ama (ahiretleri adına) çok şey kaybederler. Bu önemli gerçek asla unutulmamalıdır. Bunun için irade sahibi şuurlu müminler herkesle birlikte teravihlerini kılar, sahurlarına kalkıp oruçlarını tutarlar, nihayet bayramı da yine toplumla birlikte yaparlar. Böylece bir aylık irade imtihanından yüz akıyla çıkarlar. Bayram gününde bir pişmanlık yaşama duygusuna maruz kalmazlar.
 
 
Bununla beraber Rabb’imiz yine de kullarının oruç tutamayacak derecede mazereti olanlarını ayırır, onlara oruçlarını ileride mazeretleri geçince tutma izni de verir, rahatlatır... Böylece oruç tutamayacak durumda olan özürlüler zorlanmazlar, oruç tutacak imkân ve sıhhate kavuşuncaya kadar bekleyebilirler.
 
 
- Kimlerdir Ramazan ayında herkes oruçlu iken oruçlarını tehir etme iznine sahip olan mazeretliler?
 
Bu izin sahiplerini kısaca şöyle sıralamak mümkündür:
 
 
1- En başta oruç tutacak yaşa erişmemiş masum çocuklar: Bunlar erginlik yaşına ulaşmadıkça oruç tutmakla yükümlü olmazlar. Tutarlarsa sevabı, onları alıştıranlara da şamil olur. Erginlik yaşının son sınırı, on beş yaş denmişse de esas yükümlülük, kızlarda özel hal, erkek çocuklarda ihtilam olmanın başlamasıyla başlar. Bu tespitler yapılamazsa on beş yaş son mükellefiyet yaşı olarak kesinleşir...
 
 
2- Bir bakıma çocuklaşmış yaşlılar, kötürüm halindeki ihtiyarlar: Oruç tutacak kuvvete sahip olmayan bu yaşlıların halsizlikleri oruç tutmaları halinde daha da artacak, zor durumda kalacaklarsa tutmazlar. Bunların maddi imkânı olanları, tutamadıkları her oruç başına yoksula birer fitre miktarı fidye verirler. Otuz oruca otuz fitreden aşağı olmayan bir fidye borcunu yoksula ödemelidirler. Bunu verecek imkânı olmayanlardan Rabb’imiz bunu da istemeyip bağışlamaktadır.
 
 
3- Yaşlı değil; fakat hasta olanlar: Oruç tutacak olurlarsa hastalıkları fazlalaşacak, sıhhatleri daha da bozulacak. Sıhhatine kavuşunca tutmaya niyet ederek beklerler.
 
 
4- Hamile hanımlar: Taşıdıkları çocuklarına bir zarar geleceğini düşünüyorlarsa doğumdan sonraki müsait devrede tutmaya niyet ederek oruçlarını tehir ederler.
 
 
5- Doğum yapmış, çocuk emdirmekte olan anneler: Oruçlu iken sütün azalacağını, emen çocuğun ya da annenin zarar göreceğini düşünüyorlarsa oruçlarını tehir eder, sonra tutarlar.
 
 
6- Her ay belli günlerdeki özürleri başlamış bulunan hanımlar: Bunlar da oruçlarını bu halleri başlayınca bırakırlar; bitince başlarlar. Bu özürlerini başlatmamak için önceden ilaç almaya mecbur değiller. Yani isyan yok, yine emre itaat var.
 
 
7- Seferde olanlar: Oruç günlerinde doksan kilometreden uzak olan yolculuğa çıkmış bulunanlar... Bunlar tutarlarsa sevaplısını tercih etmiş olurlar, yolculuk sebebiyle tutmazlarsa verilen izinden istifade etmiş olurlar, vebale girmiş sayılmazlar.
 
 
Hep birlikte yaralı gönlümüzü tedavi edecek mübarek Ramazanlar dileğimizle...
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder