5 Haziran 2014 Perşembe

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN - Kardeşini Kendisine Tercih Etmek

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN - Kardeşini Kendisine Tercih Etmek

Prof Dr. Mahmud Esad Coşan (1938-2001)

(İNŞALLAH ARTIK HER CUMA SABAHI RAHMETLİ ESAD COŞAN HOCAEFENDİNİN SOHBETLERİNDEN DERLEDİĞİMİZ KISA BİR BÖLÜMÜ PAYLAŞACAĞIZ...)

HAYIRLI CUMALAR


Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..

Aziz ve sevgili izleyiciler ve dinleyiciler! Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi dâimâ üzerinize olsun... Cenâb-ı Hak dünyada ve ahirette cümlenizi aziz ve bahtiyar eylesin; sevdikleriniz, çoluk çocuğunuz ve büyüklerinizle beraber...

Kardeşini Kendisine Tercih Etmek

Abdullah ibn-i Ömer RA'dan rivayet edilmiş bir hadis-i şerif. Peygamber Efendimiz SAS buyuruyorlar ki:

RE. 183/1 (Eyyümemruün iştehâ şehveten ve âsera alâ nefsihî gafarallàhu lehû.)

Kısa bir cümle halinde, mübarek hadis-i şerifi Peygamber Efendimiz'in. Peygamber SAS Efendimiz buyuruyor ki:

(Eyyümemruün) "Herhangi bir kişi ki, (iştehâ şehveten) canı bir şey arzu etti, çekti. Yiyecek, içecek herhangi bir şeyi canı çekti, o konuda iştihası kabardı." Diyelim armut istedi canı, veya elma istedi, veya erik istedi, veya bir meşrubat istedi, veya bir yemek istedi, aldı ama, baktı ki karşısında bir kardeşi, ahbabı, arkadaşı, sevdiği bir kimse var, veya Allah'ın başka bir kulu var.

(Ve âsera alâ nefsihî) "Kendi nefsine onu tercih etti." Onu canı çekmişti, istemişti, arzulamıştı o şeyi, ama kendisi alacak yerde onu karşısındakine veriyor. O mü'min kardeşini kendisine tercih ediyor.

"Kim böyle yaparsa, canının çektiği şeyi kardeşine ikram ederse, kardeşini kendisine tercih ederse, 'Onun da canı istiyordur, bu güzel bir şey; o da istemiştir.' diye ona verirse; (gafarallàhu lehû) Cenâb-ı Hak böyle davranan bir mü'mini mağfiret eder, günahlarını bağışlar."

Şimdi aziz ve muhterem kardeşlerim, bu âsera-yü'siru-îsâr; --peltek se ile-- tercih etmek, daha uygun görmek mânâsına bir kelime. Ahbaplıkta arkadaşlıkta birkaç şekilde davranılabilir diye yazıyor, ahlâk ve tasavvuf kitapları; meselâ, İmam Gazâlî (Rh.A) İhyâ'sında... Birisiyle ahbapsın, mü'min kardeşsin, arkadaşsın, tanışıyorsunuz. "Ona karşı davranışlarında, ikramlarında üç durum bahis konusudur." diyor İmam Gazâlî:

1. Arkadaşını bakımıyla yükümlü olduğun bir kimse kadar kollamak. Yâni senin evinde kim var, senin kazancınla kimlere bakıyorsun sen, kimlere hayır geliyor?.. Evinde hanımına geliyor, çoluk çocuğuna geliyor. Belki evinde bir yeğenin filân varsa, işte köyden göndermişler, okusun diye... Senin evinde kalıyorsa yeğenin kalıyor. Belki kocası ölmüş, yalnız kalmış bir akraban, amcanın karısı, yengen, halan kalıyor. Neyse... Veya hizmetçin, kölen.

Onun tabii ihtiyacını görürsün. Çünkü artık senin çatının altında, senin bakımın altında. Yâni ihtiyacını karşılayıvermen, bu bir mertebedir. Bu arkadaşlığın, dostluğun en aşağıdaki mertebesidir.

2. Orta derecesi, neyin varsa bölüşüyorsun. İmkânların kendinde ne varsa, o kadarını da ona veriyorsun. Bu daha fazla tabii, yarı yarıya bölüşüyorsun. Buna da bölüşme, yarı yarıya ortak olma deniliyor. Bu orta derecesi.

3. Üçüncü yüksek derecesi ise, şimdi bu hadis-i şerifte de geçen îsâr derecesi. Îsâr; kendisine kardeşini, karşısındakini tercih etmek. Yâni, "Ben yemeyeyim ama, o yesin! Ben giymeyeyim ama, o giysin!" diye, ona öncelik tanımak. Onun ihtiyacını görmeyi daha öne almak.


Bu kimin ahlâkı imiş?.. Kur'an-ı Kerim'de geçiyor: Medine-i Münevvere'nin ensàrı, Mekke-i Mükerreme'den gelen mü'min kardeşlerini, muhâcirîni bağırlarına basmışlar, onların ihtiyaçlarını görmüşler; öylece Cenâb-ı Hakk'ın rızasını, takdirini kazanmışlar. Kur'an-ı Kerim'de buyruluyor ki:

(Ve yü'sîrûne alâ enfüsihim velev kâne bihim hasàsah) "Kendilerinin sıkıntıları bile olsa, öncelikle kardeşlerini tercih ederler, onların ihtiyaçlarını görürler." Gık demezler, belli etmezler, ses çıkarmazlar.

Bu arkadaşlığın yüksek derecesidir. Yâni, önce arkadaşını düşünmek, arkadaşını kendi canından kıymetli bilmek, İslâm kardeşliğinin en yüksek derecesidir. Hàlis müslümanlar arasında böyle güzel güzel kardeşliklerin tarihte misalleri çok, bizim aramızda da, yaşayan şu andaki müslüman kardeşler arasında da nasib eylesin...

Allah-u Teàlâ Hazretleri okuduklarımızı, dinlediklerimizi anlayıp kavramayı, sevip uygulamayı nasib eylesin... Böylece kendisinin rızasını, Peygamber Efendimiz'in hoşnutluğunu, sevgisini kazanmayı cümlemize müyesser eylesin...

Habib-i Edibi'nin sevdiği, Allah'ın razı olduğu kullar olarak, iyi mü'min olarak yaşayıp, İslâm'a ve müslümanlara güzel hizmetler edip, ömrümüzü hayırlı, bereketli geçirip, şöyle iman-ı kâmil ile ahirete göçüp, Rabbimizin huzuruna sevdiği razı olduğu kul olarak varmayı Allah cümlemize nasib eylesin...

HAYIRLI CUMALAR

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..

Prof Dr. Mahmud Esad Coşan

(Akra FM cuma sohbeti kayıtlarından)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder