15 Kasım 2014 Cumartesi

Hekimoğlu İsmail - Ahir zamanın harpleri harflerle…

Hekimoğlu İsmail - Ahir zamanın harpleri harflerle…


Ahir zamanın harpleri harflerle…


Dünya zıtlar âlemidir; Peygamber’in (sas) olduğu yerde Ebu Cehil de vardı. Bugün de dindar olanlarla olmayanlar, cahillerle âlimler yani anlayışta, inanışta zıt insanlar toplu yaşıyor.

Kalemini batılın mürekkebine batıranlara karşı, kalemimizi Mekke’nin, Medine’nin mürekkebine daldırıp, harflerle mücadele edeceğiz ve ediyoruz. İşte bu, kültürel savaştır; büyük cihattır.

Hiçbir harfin tek başına mânâsı yoktur. Harfler hizmet ettikleri kelimeye göre, kelimeler de taşıdığı mânâya göre değer alır. Mesela a harfi, cami kelimesinde de kahve kelimesinde de var; biri camiye, diğeri kahveye hizmet etmekte. İnsan da öyledir; işyeri, arkadaşı, cemaati, milleti ve devletiyle değer kazanır veya kaybeder. Camideki adamla kahvedeki adam bir değildir. Her meslek sahibi mesleğini bildiği kadar, doğru ve çalışkan olduğu kadar değer alır. Demek ki kapıcıdan valiye kadar herkes, içinde bulunduğu şartlara göre değerlendirilir.

Çocukken büyüklerimiz derdi ki, ahir zamanda insanların boynuzları uzayacak, evde olanlar dışarı çıkamayacak, dışarıda olanlar da eve giremeyecek. Antenler boynuz gibi uzandılar, insanlar radyoların, televizyonların başından ayrılıp evlerinden çıkamadılar. Bakınız, resimlerle, harfler el ele verdi, topun, tüfeğin vazifesini devraldı. Harfle olan savaşların en tehlikeli silahları romanlar, hikâyeler, şiirler, makaleler ve kıssalar halinde kültür dünyasına düşüyor, insanları beyninden esir alıyor.

Mesela tiyatroyu, sinemayı, senaryosuyla, sahnesiyle Müslüman etmek zordur amma mecbur olduğumuz bir iştir.

Kalp iman mahalli olduğu gibi beyin de ilim mahallidir. İlmi ve aklı devreye sokmayan Müslüman hiç kimseye bir şey anlatamaz. Modernizm ne kadar kendi batıl davasına hizmet ediyorsa, onun karşısına matbuatla çıkmak zorundayız. Batıl davalar en güzel şekilde takdim edilirken, hak dava aynı şekilde takdim edilemezse, mesuliyetin büyüklüğü açıktır. Bundan doğacak felaket hem dünyada hem de ahirette kendini hissettirir.

İslamiyet, bütün Müslümanların dinidir; kimisi parasıyla, kimisi kalemiyle hizmet edecek ki, halkı başka cereyanlara kaptırmayalım.

Biz yazmazsak, edebi sanatlardan faydalanmazsak, bizden sonra gelenler İslamiyet’i anlayamaz. Bu mesele bayrak yarışına benzer. İslamiyet nakildir; sahabe, peygamberden bayrağı aldı koştu, sahabeden âlimler devraldı bayrağı, âlimlerden arifler. Bugün ilimden, edebi sanatlardan faydalanarak biz de sonraki nesillere İslamiyet bayrağını ulaştırma yarışındayız, İslamiyet’i yaşama yarışındayız.

Ahir zamanın harpleri harflerle olacaktır. Harflerin önemi olmasa da harflerle yazılan kelimelerin, kitapların önemi büyüktür. Okullarda okutulan kitapların bütünü, edebi çalışmalar harflerle yapılan savaşa dâhildir. Batıl şeyleri anlatmak, okumak beyinleri iğfal eder.

Milletimiz İslamiyet’tir. İslamiyet milletini devletlere, ırklara, bölseler de kâinatın ruhu İslamiyet’tir, beraber yaşarlar.

Eğer nakil olan İslamiyet’i çocuklarımıza ulaştıramazsak, batıl davanın elemanları kendi davalarını gayeleri doğrultusunda onlara ulaştırır. İlmi çalışmalarımızla davamızı yürütemezsek, çocuklarımızın, torunlarımızın beyni batıl davanın mensuplarına, yani düşmana teslim edilmiş olur; bayrak onların eline geçmiş olur.

Şair mısralarında ne güzel dile getirmiş; “Bir şey koptu benden, şey, her şeyi tutan bir şey. Benim adım bay Necip, babamınki Fazıl Bey.”
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder