22 Ocak 2015 Perşembe

İsmail Aybey - Bu Diziler Kimi Anlatıyor?

İsmail Aybey - Bu Diziler Kimi Anlatıyor?



Geçenlerde bir gazetede, 2014 yılında 60 tane dizinin yayından kalktığını okudum. 15 tane yeni dizinin de yayına girmesi bekleniyormuş. Evet, gün geçmiyor ki yeni bir dizi başlamasın. Birkaç bölüm devam ediyor, tutarsa tutuyor tutmazsa yayından kaldırılıyor.

Çocukluğumda, TRT'de oynayan 'Bizimkiler' dizisi vardı hatırladığım. Herkes onu izlerdi. Peki şimdi nasıl? Şöyle televizyonlara bir bakın, her kanalda günde en az 2-3 dizinin oynadığını göreceksiniz.

Bizim toplumumuzda, diziler hastalık halini almış. Hemen hemen her ailenin takip ettiği -haftada- en az 3-4 dizi var. Bir diziye başlayan, devamını merak ettiği için öbür haftayı sabırsızlıkla bekliyor. Ne acib bir durum değil mi?

Bu dizi furyasına, muhafazakar kesimlerde dahil tabi ki. Yani elinde tespih, reklam arasında namaz kılan ninelerden tutun da 'şu dizi başlamadan namazımızı' kılalım diyen dedelere kadar her kesimi kuşatmış diziler.

Beni en çok acıtan husus ise televizyondaki dizilerin bizim yaşantımızı yansıtmaması. Hayır, bizim dünyamız değil bu anlatılanlar. Böyle olmasın rağmen izliyoruz, biz izledikçe de bitmiyor bu dizilerin önü arkası...

Dizilerin hemen hemen hepsinin konusu aynı. Genelde hep zengin dizileri. Dizideki oyuncular evine gittiğinde kapıyı hizmetçiler açıyor. Hangi birimizin eve gittiğinde kapısını hizmetçi açıyor söyler misiniz? Şoförleri ayrı, aşçıları ayrı... Hepsinin altında son model araba...

Bir de dizide oynayan oyunculara dikkat edin. Tamamen görselliğe hitap eden, genellikle mankenlikten oyunculuğa geçen kadın oyuncuların suratlarında bir kilo makyaj, türlü renklerle boyalı saçlar, mini etekler, uzun topuklu ayakkabılar...

Bayanların cinsel obje olarak kullanılmasına alışığız gerçi biz. Alışveriş mağazalarında, gazetelerde, dergilerde, reklamlarda, her yerde arz-ı endam eden, açık saçık giyinen bayanlar var hep. Mesela araba reklamlarına bakın, araba sergiliyoruz diye kadınları sergiliyorlar. Fuarlarda güya araba izlemeye gelen erkeklere bakın, manken bayanların fotolarını çekiyorlar cep telefonlarıyla.

Peki, bizi anlatmayan bu diziler ne anlatıyor ya da ne var bu dizilerde? Zenginlik, israf, entrika, aldatma, yalan, dolan... Geçtiğimiz yıllarda, edebiyatımızdan uyarlanarak dizisi yapılan ve amcasının karısıyla aşk yaşayan genci anlatan 'Aşk-ı Memnu' dizisini yadırgamadan nasıl da izledik?

Ayakkabısını çıkararak evine giren Anadolu insanının, ayakkabılarıyla evlerine giren sosyete insanının yaşantısını anlatan diziyi her hafta sonu merakla beklemesi size de garip gelmiyor mu?

Hayat, dizilerde anlatıldığı gibi giyinip süslenmekten, gezip tozmaktan, yiyip içmekten ibaret değildir. Gerçek Müslüman, 'Haftaya acaba dizide neler olacak?' diye merak etmez. Çünkü inanan müslümanın, daha büyük davası vardır: Son nefeste imanını koruyup kaybetme davası. Eğer son nefeste imanını kurtarana ebedi cennet, kurtaramayana ise cehennem vardır. Son nefeste imanı kurtarmak ise yaşantıyla ilgilidir. Daha da mühimi, Yaradan'ın rızasını kazanmak gibi bir davası vardır. Asıl gayemiz bu olmalıdır. Yoksa dizilerin yalancı dünyasına kendimizi kaptırırsak, Allah muhafaza asıl gayemizi unuturuz. Zaten çoğu kanallar, programlar, diziler buna hizmet ediyor.

Silkinerek kendimize gelmemizin zamanı çoktan geldi de geçiyor bile. Toplum olarak böyle boş, gayesiz dizileri izlemeye devam ettiğimiz sürece bu diziler bitmeyecektir.

Katıldığım bir konferansta, bir yazar abimiz şöyle bir ifade kullanmıştı: 'Sarhoşunun bile Allah! diye nara attığı toplumumuzdan ümit kesilmez'

Yine de ben ümidimi kaybetmiş değilim.

Sizin de ümidinizin kaybolmaması dileğiyle...


http://www.bendeyazarim.com/Yazar/News/16223/Bu-Diziler-Kimi-Anlatiyor-Ismail-AYBEY



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder