27 Ocak 2015 Salı

Ahmed Şahin - Hatem-i Esam’dan düşündüren örnekler!

Ahmed Şahin - Hatem-i Esam’dan düşündüren örnekler!


Ahmed Şahin
 
 
AİLE-SAĞLIK

Hatem-i Esam’dan düşündüren örnekler!


Hicri 237’de Horasan’da vefat etmiş bulunan bu tasavvuf büyüğünün hayatı baştan sona ibretli misaller ile doludur.

Okunup ders alınacak nice hallerinden bazılarını birlikte okuyalım isterseniz. Bakalım asırlar öncesinden günümüze ne mesajlar veriyor, ne türlü değerlendirmeler sunuyor ünlü tasavvuf büyüğü bizlere bir daha görelim.

Hatim’e, Hatem-i Esam (Sağır Hatem) lakabı takılmasına sebep olan olayı önce kısaca bir hatırlayalım isterseniz.

Bir gün huzurundaki yaşlı bir ziyaretçi karnındaki sıkışan gazı tutamaz, sesli şekilde dışarı çıkarır. Ama bundan da çok utanır, yüzü kızarır. Maneviyat büyüğü hemen söylenir:

-Benim kulaklarımda duyma ağırlığı var. Ne soracaksanız yakınımdan yüksek sesle sorun. Uzaktaki sesi duyamıyorum.. diye uyarıda bulunur.

Mahcup ziyaretçi rahatlamış şekilde sorusunu sorup cevabını aldıktan sonra çıkıp giderken, iyi ki Hazretin kulağı duymuyormuş, yoksa ne olurdu halim? diye rahatlamış halde gider evine.

İşte bu olaydan sonra Hatim’in adı, Hatem-i Esam, Sağır Hatem olarak kalır.

Bir ara Hatem-i Esam diye tanınmasından dolayı üzgün olup olmadığı sorulur kendisine.

Hazretin yorumu düşündürücüdür. Bakın nasıl cevap verir maneviyat büyüğü:

- Ben sağırlığımdan memnunum. Çünkü der, yanımdakiler duymaz diye kusurlarımı rahatça konuşabiliyorlar. Ben de kolayca dinliyor, o kusurları bir daha tekrar etmeme tedbiri alıyorum.

Demek ki benim sağırlığım bana çok şey kazandırıyor, sizin duyarlılığınız ise size çok şey kaybettiriyor.

Bundan sonrasını da şöyle tamamlar Hatem-i Esam Hazretleri:

- İsterseniz siz de sizi övenlere kulağınızı tıkayın da kusurlarınızı sayanlara açın ki, herkes size geriden neler söylüyor bilesiniz, kusurlarınızdan kurtulma imkanı bulup ahirete kusurlarından arınmış olarak gitme fırsatı elde etmiş olasınız.

Hatem-i Esam vakitlerinin çoğunu tefekkürle değerlendirirdi. Bir gün namazdan sonraki tefekküründe hayatının geçmişiyle geleceğini düşünmeye başladı, ömür günlerinin bir anda gelip geçtiğini hesap ederek daha verimli şekilde nasıl yaşayabilirim diye tefekkürünü derinleştirdiği sırada Hatem’in:

- Ölüm yiyeceğim! Kefen giyeceğim! Mezarda yatacağım! Var mı bir diyeceğin? diye bağırdığını duydular çevresindekiler.

Bu sözlerden bir şey anlamayan yakınları sordular:

-Kiminle konuşuyorsun böyle ki, “Ölüm yiyeceğim, kefen giyeceğim, mezarda yatacağım!” diye çıkışıyorsun? Şöyle cevap verdi Hatem-i Esam Hazretleri:

- Ben tefekküre başladığım sırada şeytan yaklaşıp vesvese vermeye başlıyor:

-Burada oturup tefekküre dalıyorsun, sana geçim lazım değil mi? Ne yiyeceksin gelecekte, ne? Ben de:

- “Ölüm yiyeceğim ölüm!” diye cevap verdim. Bu defa da, “Ne giyeceksin, ne?” diye sordu şeytan. Ben de:

-“Kefen giyeceğim kefen!” dedim. “Nerede yatacaksın?” diye ekleyince de, “Mezarda yatacağım mezarda.” dedim. Bundan sonra ümidini kesmiş olacak ki bir başka zayıf zamanımda yakalamak niyetiyle def olup gitti.

Demek ki şeytan tefekkürde derinleşenlere böylesine vesvese veriyor, onları vazgeçirmek için ihtiyaçlarını hatırlatarak caydırmak istiyor. Onlar ise tefekkürle kazandıkları iman kuvvetiyle şeytanın vesvesesine boyun eğmiyor, uzaklaştırmayı böyle başarıyorlar.

Hatem–i Esam Hazretleri namazlarını da, tefekkürüne denk düşen bir derinlik içinde kılıyordu.

Ona ‘namazlarımızı nasıl kılmalıyız’ diye soranlara şöyle tavsiyelerde bulunduğunu görüyoruz:

-Önce temiz bir kalple niyet ederek abdestini al. Dışını su ile temizlerken içini de tövbe, istiğfarla temizle. Sonra seccadene geç, Kâbe’yi hayalen iki kaşının arasına al. Bundan sonra, cenneti sağında, cehennemi de solunda tasavvur et. Sırat köprüsünü ise ayağının altında bil. Azrail Aleyhisselam’ı da peşinde bekliyor kabul ederek ‘Allahü ekber’ deyip namaza dur.

- Hürmetle Fatiha ve zamm-ı sureyi oku, tevazu ile rükua eğil, tefekkürle tesbihleri tekrar et. Tezellül ile secdeye in, yüzünü yerlere sür. Manalarını düşünerek tahiyyat ve salavatları oku. Hamd ve şükür duygularıyla selamını ver, ibadetini huzurla tamamla!

-İşte der, bu namazdır, seni dünya kötülüklerinden kurtarıp ahiret iyiliklerine kavuşturacak namaz! Bilmem bizim bu tefekkür derinliği ile namaz zenginliğinden hissemiz ne kadardır?
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder