“İslam ol, kurtul” ne demektir?
Talha bin Ubeydullah (r.a.) şöyle buyurur:
“Necid ahâlîsinden saçı başı darmadağın (fakîr) bir kişi Efendimiz’in huzûr-u âlîlerine geldi. Uzaktan sesini karmakarışık duyuyor fakat ne söylediğini anlayamıyorduk. Nihâyet yaklaştı. Meğer İslâm’ın ne olduğunu soruyormuş. Efendimiz ona cevâben:
«‒Bir gün bir gece içinde beş vakit namaz!» buyurdular.
Adamcağız:
«‒Bunlardan başka kılmam gereken namaz var mı?» diye sordu.
Efendimiz:
«‒Hayır, ancak nâfile namazlar kılmak istersen o başka!» buyurdular.
Ondan sonra Resûlullah:
«‒Bir de Ramazan orucu.» buyurdular.
Adamcağız yine:
«‒Bundan başka tutmam gereken oruç var mı?» diye sordu.
Efendimiz:
«‒Hayır, ancak nâfile olarak tutmak istersen o başka!» buyurdular.
Efendimiz, ona zekâtı da zikrettiler.
Adamcağız yine:
«‒Bundan başka vermem gereken birşey var mı?» diye sordu.
Efendimiz (s.a.v):
«‒Hayır, ancak nâfile sadaka ve infaklarda bulunmak istersen o başka!» buyurdular.
Bundan sonra o sahâbî dönüp gitti. Giderken:
«‒Vallâhi bundan ne fazla ne de eksik yaparım!» diyordu.
Onun bu sözünü işiten Resûlullah:
«‒Eğer sözüne sâdık kalırsa felâha erdi!» buyurdular. (Buhârî, Îmân, 34)
Berâ (r.a.) şöyle demiştir:
(Uhud Gazvesi’nde) Peygamber Efendimiz’in yanına yüzü demir zırh ile kaplı bir şahıs geldi ve:
“–Yâ Resûlallah! Şimdi hemen harbe katılsam da savaş bittikten sonra İslâm’a girsem olur mu?” diye sordu.
Resûlullah:
“–Önce Müslüman ol, sonra harb et!” buyurdu.
O zât Müslüman oldu, sonra savaştı ve şehît edildi.
Bunun üzerine Resûlullah:
“–Az çalıştı ancak çok kazandı” buyurdu. (Buhârî, Cihâd, 13; Ahmed, IV, 293)
İbn-i Ömer’den (r.a.) rivâyet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur:
“İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in (s.a.v) Allah’ın Resûlü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Buhârî, Îmân, 2; Tefsîr, 2/30; Müslim, Îmân, 19-22)
Abdullah bin Amr bin Âs’dan (r.a.) rivâyet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur:
“Müslüman olan, kendisine yeterli rızık verilen ve Allah’ın lûtfettiği nimetlere kanaat eden kimse felâha ermiştir.” (Müslim, Zekât, 125. Ayrıca bkz. Tirmizî, Zühd, 35/2348)
HADİSLERİN AÇIKLAMASI
İmtihan edilmek üzere dünyaya gönderilen insanoğlunun en mühim ihtiyacı, ebedî hayatta selâmete ermek ve felâh bulmaktır. Dolayısıyla bu imtihan dünyasında onun bütün gâyesi, rûhânî hayatı yücelterek dünyada huzûra, âhirette de ebedî saâdete kavuşmak olmalıdır. Ancak insanoğlunun, aklını ve imkânlarını kullanarak âhiret selâmetine kavuşması, nefis engeli ve şeytanın aldatmaları sebebiyle oldukça zordur. Bu sebeple Cenâb-ı Hak, kullarına lûtufta bulunarak peygamberler ve kitaplar göndermiştir. İnsanoğlu ancak bu ilâhî rehberlerin nurlu irşatlarını takip ederek felâha erişebilir.
Beşeriyetin muhtaç olduğu hakîkî felâh ise, son nefesi iman ile verebilmek ve cehennemden kurtulup cennete girebilmektir. Yani Allah’ın rızâsını kazanarak ebedî saâdete nâil olmaktır. Bu da ancak kelime-i şehâdet getirip İslâm dâiresine girmek, sonra da Kitap ve Sünnet muhtevâsında nezih bir hayat yaşamakla mümkündür. Çünkü; “Bütün işlerin başı İslâm’dır.”[1] Resûlullah (s.a.v) Efendimiz, bunun için her türlü sıkıntı, meşakkat ve çile çemberinden geçerek insanları hidâyete dâvet etmiştir. Bütün dünyanın kurtuluşa erebilmesi için hükümdarlara:
“İslâm ol, kurtul” şeklindeki teblîğâtlarla elçiler göndermiştir.[2]
[1] Tirmizî, Îmân, 8/2616; İbn-i Mâce, Fiten, 12; Ahmed, V, 231, 236, 237.
[2] Bkz. Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 2; Cihâd, 102; Cizye, 6; İkrâh, 2; İ’tisam, 18; Müslim, Cihâd, 74.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Efendimiz’den Hayat Ölçüleri, Erkam Yayınları

http://www.islamveihsan.com/islam-ol-felah-bul.html