8 Aralık 2013 Pazar

Kış gelince aç kuşları kim doyurur?

Kış gelince aç kuşları kim doyurur?
Fotoğraf: Kış gelince aç kuşları kim doyurur?

“Bir vakit işyerimizin bahçesinde yabani bir ağacın dallarındaki binlerce minicik kırmızı meyveye bakıp, ‘Ne olacak bunlara, kim yiyecek bunları ki Allah bu kadar çok yaratıyor?’ diye geçti kalbimden. Yaz bitti ve güz ortasında o ağacın binlerce meyvesinin yerlere serildiğini izledim. “İşte hepsi de doğduğu toprağa dönüp çürüyor. Demek ki Allah kimseye rızık olmasa, bakterilere yem olup çürüyüp gitse de her türden meyveyi bolca yaratıyor dalında. Belki de meyve vermek isteyen ağacın duasına karşılık veriyor. Belki de sırf sanatının enginliği açık etmek için yaratıyor.” diye düşünerek geçip gittim.

Kış geldi. Sisli bir sabah işe erkenden gideyim dedim ve aracımı park ettikten sonra yolum yine o ağacın yanından geçti.  Ortalıkta benden başka kimsecikler yoktu. O ağaç gözüme takıldı, donakaldım. İnanılmaz bir manzara görüyorum. 

Kuşlar çevirdi o ağacın çevresini… Kuşun cinsinden emin olamadım. Birer karış arayla nizami bir daire oluşturdular ve dıştan içe doğru meyvecikleri toplaya toplaya ilerliyorlar. Pergelle çizilmiş gibi bir daire halinde sıralanmışlar. Binlerce kuşu beslenirken izledim ama böylesine düzenli bir beslenme şeklini görmedim. Takıldım, kalakaldım, dakikalarca kımıldamadan izledim ve o ağaç hakkında kalbimden geçen tüm düşünceler dolaştı zihnimde. Özür diledim, tövbe ettim. Bu bir avuçluk aklıma güvenip, bir damladan koskoca kainatı yaratan yüce Sahip’in hikmetini sorgulamaya cüret etmişim.

Bilmek lazım ki Allah hikmetsiz ve boş iş yapmaz. Biz görmesek ve anlamasak da takdir buyurduğu her zerre işin çok önemli bir amacı ve hedefi var.  Bazen çağlar önce yarattığı bir işin meyvesi çağlar sonra ortaya çıkar. Dünyanın bir ucunda yarattığı bir işle dünyanın öbür ucundaki derde derman gönderir. Böyle bir Rabbin kulları olduğumuz için şükürler ederiz.” Dr. Muhammed Bozdağ
 
“Bir vakit işyerimizin bahçesinde yabani bir ağacın dallarındaki binlerce minicik kırmızı meyveye bakıp, ‘Ne olacak bunlara, kim yiyecek bunları ki Allah bu kadar çok yaratıyor?’ diye geçti kalbimden.
 
 
Yaz bitti ve güz ortasında o ağacın binlerce meyvesinin yerlere serildiğini izledim. “İşte hepsi de doğduğu toprağa dönüp çürüyor. Demek ki Allah kimseye rızık ol...masa, bakterilere yem olup çürüyüp gitse de her türden meyveyi bolca yaratıyor dalında. Belki de meyve vermek isteyen ağacın duasına karşılık veriyor. Belki de sırf sanatının enginliği açık etmek için yaratıyor.” diye düşünerek geçip gittim.
 
 
Kış geldi. Sisli bir sabah işe erkenden gideyim dedim ve aracımı park ettikten sonra yolum yine o ağacın yanından geçti. Ortalıkta benden başka kimsecikler yoktu. O ağaç gözüme takıldı, donakaldım. İnanılmaz bir manzara görüyorum.
 
 
Kuşlar çevirdi o ağacın çevresini… Kuşun cinsinden emin olamadım. Birer karış arayla nizami bir daire oluşturdular ve dıştan içe doğru meyvecikleri toplaya toplaya ilerliyorlar.
 
 
Pergelle çizilmiş gibi bir daire halinde sıralanmışlar. Binlerce kuşu beslenirken izledim ama böylesine düzenli bir beslenme şeklini görmedim. Takıldım, kalakaldım, dakikalarca kımıldamadan izledim ve o ağaç hakkında kalbimden geçen tüm düşünceler dolaştı zihnimde. Özür diledim, tövbe ettim.
 
 
Bu bir avuçluk aklıma güvenip, bir damladan koskoca kainatı yaratan yüce Sahip’in hikmetini sorgulamaya cüret etmişim.
 
 
Bilmek lazım ki Allah hikmetsiz ve boş iş yapmaz. Biz görmesek ve anlamasak da takdir buyurduğu her zerre işin çok önemli bir amacı ve hedefi var. Bazen çağlar önce yarattığı bir işin meyvesi çağlar sonra ortaya çıkar.
 
 
Dünyanın bir ucunda yarattığı bir işle dünyanın öbür ucundaki derde derman gönderir. Böyle bir Rabbin kulları olduğumuz için şükürler ederiz.”
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder