4 Ocak 2014 Cumartesi

Hadiseler, insanların mahiyetini ortaya koyar


Hekimoğlu İsmail
 

Hadiseler, insanların mahiyetini ortaya koyar

 
 
Nasıl ki acımak, sevmek ve menfaat hisleri içimize yerleştirilmişse taraf tutma hissi de aynı şekilde içimize yerleştirilmiştir.
 
 
Bu hissin en mühim vazifesi hakkı tutmaktır. Hakkı tutamayan, haktan yana olamayan mutlaka batılı tutup, hakkın karşısına geçecektir. Allah kullarına el, ayak, göz gibi maddi organlar verdiği gibi, manevi organlar da vermiştir. Tarafgirlik manevi organlarımızdan biridir. Demek ki imtihan bu noktadan da gelecek. Tarafgirlik hissiyle haktan yana olanlar hangi ırktan hangi ülkeden olursa olsun maddi ve manevi bir bütünlüğe doğru giderler. Hakk’a inananlar hakka riayet edip, haklının hakkını korurlar. Mesela asr-ı saadette birkaç sahabe arasında tartışma başlıyor. Bir taraf, “Yetişin ey Ensar!” derken, öte taraf, “Yetişin ey Muhacirler!” diye bağırıyor. Bunu duyan iki cihan serveri Peygamberimiz (sas) hemen ortaya çıkarak buyuruyor; “Susun! Bu cahiliyet âdetidir.” Yani siz Müslüman’sınız. İslam’dan yanasınız. Yalnızca Allah’tan yardım isteyin, diyor.
 
 
Hakikat böyle iken aradan zaman geçiyor. Hz. Ali (ra), Hz. Muaviye (ra) taraftarları gözüküyor. Bir de Hariciler zuhur ediyor. Sahabe bir bütündü. Neden ayrıldılar ve neden taraf taraf bölünüp tarafgirlik damarları kabardı? Demek ki Hakk’a iman eden Müslümanlar da kendi aralarında bölünüp, tarafgirliğin kurbanı olabiliyormuş. Asr-ı saadetteki bölünmede bilgisizlikten ve ibadet noksanlığından söz edilemez. Hazreti Ali (ra), Hz. Muaviye (ra) ve bunların taraftarları bilgili kimselerdi. İbadetleri de mükemmeldi. Sahabeyi, “tarafgirlik” hissi parçaladı.
 
 
Bu hususu daha iyi anlatabilmek için bir misal verelim; çeşitli sebeplerle bir eve hava gazı dolduğunu düşünün. Gece yarısı evine dönenler lambayı yakmak isteyecek. Fakat anahtardan çıkan kıvılcım, yangın çıkmasına yetiyor… İşte tarafgirlik hissi, hava gazı gibi bazı muhitlerde çöreklenir. Manen gece olmuş gibidir. Zulmeti dağıtmak için yapılan bazı hareketler, kıvılcım hükmündeki hadiseler, taraftarları yakar; İslamiyet büyük bir yara alır. Ne yazık ki bu yarayı açanlar, tarafgir Müslümanlardır.
 
 
Bir misal daha vereyim… Mesela cürufu (maden posası, maden eritildikten sonra kalan kısım) ocağa doldurup ateş verirler. Maden mühendisi başında bekler. Eriyen madenler akmaya başlar. Bu lehim, bu kurşun, bu bakır, bu da demir. Yani ateş verirler ki, bakırla demir ayrışsın. İşte bu örnekte olduğu gibi, Allah bir ateş gönderir, kulunu imtihan eder. Bu hadiselerle herkesin mahiyetini ortaya çıkarır. Her şeyin dizgini Allah’ın elinde olduğuna göre, kula düşen vazife, İslamiyet’i yaşamak ve zuhur eden fırtınalarda Allah’a iltica edip teslim olmaktan ibarettir.
 
 
Hakk’a inanan Müslüman, Hakk’ın emrine girecek; hakkı haklıya teslim edecek; sadece haktan yana olacak. Gerekirse kendini bile tenkit etmekten çekinmeyecek. Böylece tarafgirlik duygumuzdan gelen imtihanı kazanacağız. İşte insan çeşit çeşit hallerle şu dünyada tecrübe edilmektedir. Acaba kendisine verilen maddi ve manevi cihazları iyi kullanacak mı? Musibet mektebinde tahsil görürken kaç puan alacak? Bu dünya sahipsiz değildir. Hakim-i Mutlak Allah’tır…  Allah’a iltica etmek (sığınmak) dünyalara değer…
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder