10 Ocak 2014 Cuma

Evlenmek isteyen genç,

 
Evlenmek isteyen genç,
 

 
Evlenmek isteyen genç, niyetini ailesine açtığında, babası ona şöyle dedi:

- Elbette evlenebilirsin. Bana kendi alın terinle kazandığın bir altını getirdiğinde, seni hemen evlendireceğim.

Delikanlı babasının bu sözlerine gülümsedi. Ne kadar da kolay bir sınavdı bu böyle. Ertesi gün, istenilen altın lirayı götürüp gururla babasının avucuna koydu. Babası hiçbir şey söylemeden, altını evlerinin yanından akan nehre fırlattı.

Çocuk, altının düştüğü nehre şaşkınlıkla bir-iki saniye... baktıktan sonra, babasına sordu:

- Şimdi evlenebilirim, değil mi babacığım?
 
Babası başını iki yana salladı:

- Hayır oğlum. Sana kendi alın terinle ve emeğinle kazandığın bir altını getirmeni söylemiştim. Bu altını sen kazanmamışsın ki!
 
 
Delikanlı babasının gerçeği nasıl keşfettiğini anlayamamıştı. Sahiden de, parayı bir arkadaşından ödünç almıştı. Ertesi gün, bu defa annesinden bir altın borç aldı ve hemen babasına götürdü. Babası altını aldı ve gene nehre fırlattı. Delikanlı bir kez daha şaşırmıştı:

- Bunu niye yapıyorsun baba, anlamadım. Ama sana bir altın getirmiş oldum, artık evlenebilir miyim?
 
Babası izin vermedi oğluna:

- Bu altını da sen kazanmamışsın!
 
 
Genç, babasını kandıramayacağını anlayınca, bir iş bulup çalışmaya ve altını kendi emeğiyle kazanmaya karar verdi. Günler geçti ve kazandığı bir altını babasına götürdü. Babası her zamanki gibi parayı nehre atmaya hazırlanıyordu ki, oğlu can havliyle onun kolunu tuttu ve bağırdı:

- Hayır baba! Altını nehre atamazsın! Onu kazanmak için günlerce çalıştığımı ve sırtımın ağrılar içinde kaldığını biliyor musun sen?
 
 
Babası, yüzünde ışıltılı bir gülümseme ile elini oğlunun omzuna koydu ve “İşte şimdi evlenebilirsin, oğlum” dedi. “Çünkü, emeğinin karşılığı olan bu altının değerini artık biliyorsun ve eminim ki onu akıllıca harcayacaksın.”
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder