29 Ocak 2014 Çarşamba

Estetik ameliyat ile geçici ve kalıcı güzellik üzerine


AİLE-SAĞLIK Yazarlar Ahmed Şahin

Estetik ameliyat ile geçici ve kalıcı güzellik üzerine

 
 
Hanım okuyucum, estetik ameliyata ait sorusunu sorarken beyinin fevkalade önemli bir örnek tavrını da ifade ederek diyor ki:
 
 
-Burun kemiğimdeki eğrilikten dolayı toplum içinde komplekse giriyor, estetik ameliyat yaptırarak düzeltmeyi istiyorum. Ancak bunun için izin istediğim beyim de, “Ben seni baştan dış görünüşüne göre tercih etmedim, senin ahlakını ve İslami hizmete olan bağlılığını beğenerek tercih ettim. Tercih ettiğim bu özelliklerinde bir eksilme yok, aksine yaşlandıkça daha da artma var, bu da beni mutlu etmeye yetiyor; estetik ameliyat yaptırmana gerek görmüyorum. Ama yine de sen bilirsin, senin tercihine de saygı duyuyorum.” diyerek sorumluluğu bana bırakıyor. Bu durumda benim sorum şu oluyor: Estetik müdahale ne zaman caiz olur, ne zaman caiz olmaz? Bunun belli bir tarif ve tespiti var mı, bunu öğrenebilir miyim?
 
 
 Cevap: Estetik müdahalenin caiz olan, olmayan kısmı var. Şöyle ki:
 
 
- İlk bakışta göze çarpan dış görünüşte bedenin herhangi bir yerinde bir fazlalık, yahut da bir alışılmamış farklılık var da, karşıdan gelenlerin dikkatleri hemen oraya kayıyor, önce o görüntü dikkatleri çekiyorsa; bunu da bakılan kimse fark ettiğinden üzüntü duyup komplekse giriyorsa, estetik düzeltme için gerekçe oluşmuş demektir. Çünkü bakanların dikkatleri oraya takılıyor, bakılan da bundan rahatsızlık duyacak kadar bakışları üzerinde hissedip, komplekse giriyor.
 
 
Şayet durum böyle değil de bakanların dikkatleri böyle bir görüntüye takılmıyorsa, bakışların oraya kilitlenmesi gibi rahatsızlık veren bir bakış söz konusu olmuyorsa, herkes gibi onun da kendine mahsus farklı bir yaratılışı ve görüntüsü varsa; buna rağmen kendisi kafayı takmış, rahatsız edici bir yanı varmış gibi kendini falan ve filan artiste benzetmek için müdahaleye gerek duyuyorsa, bunun caiz olmadığı açıktır. Çünkü mazeret gerekçesi oluşmamıştır. Bu konuyu böyle tespit ettikten sonra bir de maneviyat büyüklerinin güzellik tarif ve tespitlerine bakalım isterseniz. Onlar da insanın kafasını taktığı bu dış görünüş ile iç oluş konusunda tarif ve tespitlerde bulunarak diyorlar ki:
 
 
-Her insanda bir dış görünüş güzelliği vardır, bir de iç oluş güzelliği söz konusudur. Dış görünüş güzelliği gençlikle birlikte zaman içinde yok olup gitmeye mahkumdur. Şayet bu görüntü güzelliğine kafa takılır da bununla insan kendi değerini bulacağını sanırsa yanılır. Çünkü yaşlandıkça bu görüntü güzelliği gider, değersiz hale gelmeye başlar yakınları yanında.Halbuki iman ve amel güzelliği esas alınır da bilgi, beceri ve dindarlıkta ilerleme gibi iç güzelliğe yönelme söz konusu olursa, bu güzellik yaşlandıkça azalmaz, belki daha da artar, ebedi bir sevimliliğe sahip sayılır. Yaşlandıkça gördüğü hürmet ve saygı da artar.  
 
 
Bundan dolayı Hazret-i Ali efendimiz (ra) meşhur uyarısında der ki:
 
 
- Elbise ve süslenmelerle elde edilen dış güzellik kalıcı güzellik değildir. Asıl güzellik yaşlandıkça gelişen iman, amel ve ahlak güzelliğidir!.
 
 
Nitekim Allah Resulü Efendimiz (sas) de bu önemli konuya şöyle işarette bulunur:
 
 
- Allah sizin dış görünüşünüze, beden yapınıza bakmaz; ancak, kalbinizdeki niyetinize, dışa akseden amel ve ahlakınıza bakar!
 
 
 İşte bu kalıcı değere önem veren beyler, kadında geçici dış görünüşü değil de, kalıcı iman ve ahlak güzelliğini öne alırlar. Estetik ameliyata gerek görmeyen beyin hanımında gördüğü kalıcı güzellikten mutlu oluşu gibi, ömür boyu devam edecek mutluluğu tercih ederler. Bilmem bu geçici ve kalıcı güzellik konusuna, hanım ve bey olarak siz nasıl bakarsınız?
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder