4 Mart 2014 Salı

Ahmed Şahin - İslam’da komşuluk haklarının önemi


Ahmed Şahin - İslam’da komşuluk haklarının önemi



aile-sağlik Yazarlar Ahmed Şahin

İslam’da komşuluk haklarının önemi

 
 
İslam’da komşuluk hakları, hakların en önemlilerindendir. Bu konudaki uyarılar oldukça düşündürücüdür. Çokça dikkate verilen tespitlerden biri de şu misaldir. Sahabeden Abdullah ibni Ömer (ra), bayramda kurban kesen hizmetçisine dedi ki: Kestiğiniz kurbanın etinden komşumuz olan Yahudi’ye de vermeyi ihmal etmeyin!
 
 
Bu tembihini birkaç defa tekrar edince hizmet eden genç: Neden bu kadar ısrarla tembih ediyorsunuz ki, dedi?  Nihayetinde komşumuz olan bu kimse bir Yahudi’dir.
 
 
Bunun üzerine Resûlullah’ın (sas) sünnetine olan bağlılığıyla bilinen Hazreti Abdullah, “Sakın dedi, Yahudi diye komşuluk hakkını hafife almayasın. Çünkü biz Resûlullah’tan (sas) komşu hakkının önemi konusunda o kadar çok ikazlar aldık ki, neredeyse bu gidişle bir komşu öteki komşusunun malına mirasçı olacak galiba diye düşünmeye bile başladık. Sakın ihmal etme, Yahudi de olsa komşu hakkını ver!”
 
 
Demek ki, sosyal olayları farklı yorumlayan komşularımızın hakları şöyle dursun, farklı dinde olan komşuların dahi komşuluk hakları ihmal edilemez, basit görülüp de umursamazlıktan gelinemez. Komşu hakkı, annenin evlat üzerindeki hakkı gibidir çünkü.
 
 
Nitekim önemli bir irşad eseri olan Tenbih’ül Gafilin’de komşunun komşu üzerindeki hakkına dikkat çekilirken şu ifade kullanılmaktadır:
 
 
-Komşunun komşu üzerindeki hakkı, annenin evladı üzerideki hakkı gibidir!..
 
 
Öyle ise komşu haklarımıza dikkat etmeli, sosyal olayları bizim gibi yorumlamadıklarından dolayı darılıp da komşularımıza yabancı kimseler gibi soğuk bakma hatasına düşmemeli, kardeşlik bağımızı hep sıcak ve sevimli tutma mükellefiyetimizi unutmamalıyız.  
 
 
Neden bu kadar önemlidir komşu hakları? Çünkü bir ülke halkı komşulardan oluşur. Komşular birbirlerine karşı saygılı, hürmetli olur da, kardeşliklerini korurlarsa, ülke halkı da birlik beraberliklerini korur, saygılı ve hürmetli olurlar. Dış güçler onların arasına sızıp da komşuları birbirlerine karşı hale getiremez, ülke halkı arasına ayrılık gayrılık duyguları atıp da kardeşliklerini bozamazlar.
 
 
Onun için komşu hakkı konusundaki ikazlar, hep önde tutulmuştur tarih boyunca.
 
 
Maneviyat büyüğü İbni Mukaffa, borç verdiği komşusunun evini satılığa çıkararak borcunu ödemeye mecbur kaldığını duyunca, hemen müdahale ederek der ki: Bana olan borcunu komşu hakkının bir gereği olarak tümüyle bağışlıyorum, sakın evini satıp da evsiz kalmayasın!.. Sonra komşu hakkını gözetmeyen vefasız komşu durumuna düşeriz Allah korusun.
 
 
Komşuya karşı gösterilmesi gereken fedakârlığın derecesini Ebu Zer Hazretleri de şöyle ifade etmiştir:
 
 
Resûlullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bana komşu hakkının önemini bildirirken buyurdu ki:
 
 
- Ya Eba Zer! Pişirdiğin çorbanın suyunu çok kat ki, komşularından o çorbadan mahrum olanlara da ikramda bulunasın da, sadece kendi nefsini düşünen cimri komşulardan sayılmayasın!..  
 
 
Âişe validemiz ise hangi komşunun hakkının daha önde geldiğine ait sorduğu sorusunu şöyle ifade eder:
 
 
- Dedim ki, ya Resûlallah! İki komşum var. Birisinin kapısı bana bakıyor; çok yakın; diğerinin kapısı başkasına bakıyor, biraz uzak. Pişirdiğim yemekten ikisine de göndermek istiyorum, ancak bazen ikisine de yetmiyor, birine göndermekle yetinmeye mecbur kalıyorum. Hangi komşumun hakkı daha önce gelir acaba?
 
 
Buyurdu ki: ‘Kapısı sana en yakın olan komşunun hakkı, en önde gelen haktır! Önce yakınında olan komşunun hakkını ödemeye bak!..’
 
 
Evet, bizler komşularımızla birlikte yaşarız hayatımızın varlık ve yokluklarını. Rabb’imiz koymuştur bu kanunu bize: Buyurmuş ki:
 
 
- Müminler kardeştirler! Öyle ise kardeş kardeşten komşuluk haklarını yok sayıp da ayrılamaz. Ülkenin birlik beraberliğinin, komşuların birlik beraberliğinden başladığını unutup da kum taneleri gibi savrulup parçalanamaz.
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder