3 Mart 2014 Pazartesi

Sen önce o gömleğin hesabını ver!

 

Sen önce o gömleğin hesabını ver!

 
 
Hz. Ömer Halife. Hutbede halka sesleniyor:
“Dinleyin ve itaat edin!”
Oradan adı sanı bilinmeyen bir vatandaş, devlet başkanına haykırıyor:
“Ne dinleriz ne de itaat ederiz.”
Camide derin bir sessizlik! Kim bilir belki de Halife’den azar bekliyorlar.
 

Ama öyle olmuyor; Hz. Ömer “Neden?” diye soruyor vatandaşına.
“Ya Emirelmüminîn! Herkese kumaş dağıtıldı; ama hiçbirimiz o kumaştan bir gömlek diktiremedi. Şimdi görüyorum ki sen o kumaştan bir gömlek yaptırmışsın. Bir de kalkıp bize nasihat ediyorsun.”

Koca Halife’de ne hiddet ne şiddet. Belki de gizliden gizliye bir memnuniyet yaşıyor.
Çünkü tâ baştan sormuştu insanlara:
“Ben yanlış yaparsam beni nasıl düzeltirsiniz?”
Sıradan insanların hakperestçe söylediği şu cevabı alınca sevinmiş, Allah’a şükretmişti:
“Seni kılıçlarımızla düzeltiriz.” Demek ki halk soruyordu, sorguluyordu.
Demiyordu ki; “Bu insan halifedir, dolayısıyla hesap vermek zorunda değildir.”

Suçlamayı örtbas etme yerine meselenin iç yüzünü rahatlıkla izah ediyor Halife.
“Oğlum Abdullah, kalk ve gerçeği söyle.” diyor.
Hazreti Abdullah izah ediyor:
“Doğrudur, o kumaştan bir gömlek yapmak imkânsızdı; ancak ben kendi hissemi babama verdim. O kumaşları bir araya getirdik, babama gömlek diktirdik.”

Camiye huzur geldi yeniden. Ve vatandaşların gür sedası Mescit’te yankılandı:
“Şimdi konuş ya Halife! Hem dinleriz hem de itaat ederiz!”

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder