24 Mart 2015 Salı

Ahmed Şahin - Barışta hayır, affetmekte huzur var!

Ahmed Şahin - Barışta hayır, affetmekte huzur var!


Ahmed Şahin
 
 
AİLE-SAĞLIK

 

Barışta hayır, affetmekte huzur var!


Toplumdaki insanlar arasında oluşabilen kırgınlık ve dargınlığı barışa çevirmek için gösterilen gayretin önemine işaret eden Resulüllah (sas) Efendimiz, huzurundaki ashabına: “Allah ve Resulü’nün memnun olacağı önemli bir iyilikten haber vereyim mi size?” diye sormuş. ‘Haber ver ya Resulallah!’ demeleri üzerine de:

- Birbirine kırılıp darılan insanların arasını bulup barıştırmaya çalışmak, hem Allah’ı hem de Resulü’nü memnun eden iyiliklerin başında gelir! uyarısında bulunmuştur.

Bu sebeple, insanlar arasındaki darılma ve kırılmaları barışa çevirme çalışmalarının önemi, hiçbir zaman unutulmamalı, her birimiz kendimizi, birlik beraberliği sağlamanın gönüllü görevlisi gibi görmeliyiz.

Hatta bu sırada muhatap olduğumuz insanların görmemiz gereken tarafının imana, İslam’a ait güzellikleri olmalı, hata ve kusurlarına bakıp da hizmetten geri kalma gibi bir yanılgıya da takılıp kalmamalıyız.

Ancak, bu kargaşa devresinde taraflardan ziyan görüp ölenlerin yakınları birbirlerine nasıl bir duygu ve anlayış içinde bakacaklar, anlaşmazlık devresindeki düşmanlıklarını sürdürecekler mi? Yoksa geçmişi unutup geleceğe birlik beraberlik duyguları içinde bakma imtihanı mı verecekler sorusu, önemli bir fedakarlık gösterme konusu? Sahabe efendilerimizde olduğu gibi?

Nitekim Halife Hz. Ömer Efendimiz, savaşta çok sevdiği kardeşi Zeyd’i şehit etmiş olan adamla savaş sonrasında Medine’de karşılaşınca, geçmişin gönül yakıcı olaylarını unutmak gerektiğini ifade ederek kol kola yürümüşler Zeyd’in katiliyle Medine sokaklarında. Düşmanlık bitti, şimdi kardeşlik devri başladı demişler. Bu önemli bir örnektir herkes için.

Bediüzzaman Hazretleri’nin ölen ve öldürülenlerin yakınlarının birbirlerini affetmesi konusunda fevkalade önemli bir barıştırma ve helalleştirme uyarıları Sözler kitabında dikkatleri çekmektedir. Hapishanede katille maktulün yakınlarının bir arada yaşadıkları derin korku ve sıkıntılardan kurtulmalarının tek çaresine dikkatimizin çekildiği bu önemli barış tavsiyelerini özetleyerek de olsa arz etmeyi gerekli bulmaktayım.

Hazret-i Üstad, hapishanedeki hasım taraflara tek çıkış yolunun affetmek olduğunu dile getirdiği dargın ve kırgın taraflara şöyle önemli uyarılarda bulunuyor:

“-Ey hapis arkadaşlarım ve din kardeşlerim! Size, hem dünya hem ahiret azabından kurtaracak bir hakikati beyan etmek kalbime ihtar edildi. O hakikat şudur: Mesela, birisi, birinin kardeşinin veya bir akrabasının ölümüne sebep olmuş, bu öylesine yanlış bir davranıştır ki, bir dakika intikam lezzetiyle bir katil, milyarlar dakika hem kalbi sıkıntı, hem hapis azabını çektirir suç sahibine. Ve ayrıca ölenin akrabası dahi intikam endişesiyle ve karşısında düşmanını düşünmesiyle, hayatının lezzetini ve ömrünün zevkini, huzurunu kaçırır. Velhasıl, taraflar hem korku hem hiddet azabı çekerler ömür boyu...

-Bu sıkıntılı sonuçtan kurtulmanın bir tek çaresi var. O da, Kur’an’ın emrettiği, hak ve hakikat ve maslahat ve insaniyet ve İslamiyet’in iktiza ve teşvik ettiği barışmak, karşılıklı anlaşmak ve helalleşmektir!

-Evet, hakikat ve maslahat sulhta, barışmakta, birbirini affetmektedir!

-Çünkü ecel birdir, değişmez. O maktul, herhalde eceli geldiğinden daha ziyade yaşamayacaktı. O katil ise o kazaya, yani takdiri ilahiye bir vasıta olmuştur aslında.

-Eğer geçmiş bir olayın böyle inanç tarafı düşünülerek barışmak olmazsa, iki taraf da daima korku ve intikam azabını çekerler! Bu durumda fayda hiç yok, zarar ise pek çok olur..

-Onun içindir ki, “üç günden fazla bir müminin diğer mümine küs durmasına” izin vermiyor İslamiyet. Yoksa o tek musibet büyür, devam eder, Allah korusun başka musibetlere sebebiyet verebilir.

-Eğer barışsalar, öldüren tövbe etse, ölene de her vakit dua etse, mağdur yakınlarına iyiliklerde bulunsa, o halde her iki taraf da çok kazanırlar ve kardeş gibi olurlar. Bir gitmiş kardeşe bedel, dindar kardeşler kazanırlar. Bu durumda kaza ve kader-i ilahiye teslim olarak affetme örneği de vermiş olurlar çevredeki insanlara...”

Artık söylenecek son söz:

-Fatebiru ya ülil ebsar! Düşünün ey basiret sahipleri!
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder