31 Mart 2015 Salı

Ahmed Şahin - Bizi saran gafletin ne kadar farkındayız?

Ahmed Şahin - Bizi saran gafletin ne kadar farkındayız?


Ahmed Şahin
 
 
AİLE-SAĞLIK
 

Bizi saran gafletin ne kadar farkındayız?


Gaflet: Dalgın yaşamak... Hayatını gayesine uygun şekilde yaşayıp yaşamadığını düşünmemek... Hatta bazılarında aklına bile getirmemek hayatının gayesini...

Böyle hayat bin sene yaşansa yine ahiretini kazanma söz konusu olmaz. Çünkü gaflet içinde yaşanmakta bunca seneler. Ne için yaşadığını düşünmemekte... Düşünme gereğini dahi aklına getirmemekte... Gafleti silip süpüren kesin ilaç ise tefekkürdür. Hayatının akıp gittiğini düşünmek, sona doğru hızla ilerlediğinin farkına varmak, tasavvuftaki tabirle ‘başını soktuğu kumdan çıkarmak’ yolun sonuna doğru bakma şuuru kazanmak.

Basit bir misal: Sabahtan evinden çıkarken sağ ayağını önce atarak çıksa, camiye rastgele sağ ayakla girse gafletle yaptığı için sevap alamaz, hiçbir manevî değeri olmaz. Gafleti bırakıp sünnet olduğunu düşünerek sağ ayakla girse sevap alır, âdetlerini ibadete çevirir. Bu defa da hayatı baştan sona manevî değerlerle dolup taşar. Bunun için Hazreti Kur’an’da: ‘Sakın gafillerden olma!’ uyarısı tekrar edilmektedir. (Araf, 205) Hadis-i şeriflerde de gaflet konusunda ısrarlı uyarılar söz konusudur. Gaflet üzere uyuyan kimse, kıyamette de gaflet üzere dirilir. O halde kendinizi Allah’ı anarak uyumaya alıştırın ki gaflet üzere uyuyup gaflet üzere dirilenlerden olmayasınız! (Deylemi)

-Gafiller arasında Allah’ı anan kimse, kuru çalılar arasında meyveli ağaç gibidir!

-En çok şaşılan kimse, gafletinden kendinin de haberi olmayan kimsedir!- O kişiye çok şaşılır ki, ölüm onun peşinde, o da dünyanın peşindedir. (Ebu Nuaym) Öğrencilerden biri, çok sevdiği vefat etmiş hocasını rüyasında görünce sorar:

-O âlemde insanlar nasıllar, neden dolayı pişmanlık duyuyorlar hocam? Hocası der ki:-Buradakilerin hepsi de hayatta iken daldıkları gafletten pişmanlık duymaktalar. Büyük bir fırsatı kaçırdıklarının üzüntüsü içindeler. Siz bari buralara gafletle gelmekten kaçının, hayatınızı, yaratılış gayesine uyarak yaşayın da aynı pişmanlığı siz de yaşamaya mecbur kalmayın. Bir hürmetkârı, meşhur veli Zünnun-u Mısri’ye de benzeri soru sorar:

-Vefatından sonra nasıl muamele gördün vardığın yerde? Der ki: Allahu Teâlâ bana buyurdu ki: Beni sevdiğini söylerdin; fakat çoğu zaman da benden gafil yaşardın. Keşke hayatında gaflete hiç dalmasaydın da bensiz hiç yaşamasaydın. Baştan sona şuurlu şekilde gayesine uyan bir hayatla gelseydin huzuruma! Nitekim rüyasında Azrail Aleyhisselam’ı gören bir zat da bu konudaki sorusunu şöyle sorar. Der ki: -Senden ricam, bana ecelim için geleceğin sırada ansızın gelip de beni gaflet içinde yakalama da önceden haberciler gönder, sonra gel. Böylece ben gaflet içinde iken yakalanmış olmayayım, hazırlıklı gideyim varacağım yere. Azrail aleyhisselam, sana haberci göndereceğim merak etme, diye söz verir.

Aradan zaman geçer, Azrail’i bir gün ansızın karşısında bulunca şaşırıp sorar: ‘Hani bana önceden haberci gönderecektin de sonra gelecektin ya?’ ‘Haberciler gönderdim ama sen tam bir gaflet içinde idin, farkına bile varmadın gönderdiğim habercilerin. Bak der, saçların beyazlamış, belin öne doğru bükülmüş, gücün, kuvvetinde azalmalar başlamış. Bunlar benim habercilerimdi ama sen öyle bir gaflet içinde yaşıyordun ki, bu açık seçik habercilerimin bile farkına varmadan gafletle yaşamaya devam ettin, artık müddetin bitti, haydi hazır ol!’ Bundan dolayı büyük mutasavvıf Şakik-i Belhi, gafletle yaşayanlara bakarken şöyle der:

-İnsanlar dilleriyle üç şey söylerler. Fakat halleriyle üçüne de gafletle bakar, ilgisiz kalırlar.

1- Biz kuluz derler, kulluğunu düşünmeden gafletle hükümdar gibi yaşamak isterler.

2- Allah bizim rızkımıza kefildir derler. Fakat kalplerini de hep rızık kazanma hırsıyla doldururlar, rızka kefil olanı düşünmeye fırsat bile bulamazlar.

3- Elbet biz de öleceğiz derler. Fakat tabut içindeki cenazeyi takip ederken bile ahireti değil dünyayı düşünerek yürürler. Demek ki ayet-i kerime bundan dolayı açıkça ikaz ediyor bizleri:

-Sakın hayatın hedefini düşünmeden yaşayan ‘gafillerden olmayın!’ Ne dersiniz, bu konu düşünmeye değer mi?

Öyle ise: Fa’tebirÛ ya ülil ebsar! Düşünün ey basiret sahipleri!
 
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder