5 Mart 2015 Perşembe

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN - İNSANI CENNETE GÖTÜREN AMELLER

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN - İNSANI CENNETE GÖTÜREN AMELLER

Prof Dr. Mahmud Esad Coşan (1938-2001)

HAYIRLI CUMALAR

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..

Cumanız mübarek olsun, aziz ve sevgili Akra dinleyicileri! Allah bu mübarek sevaplı, nurlu günün hayrından, bereketinden en güzel tarzda hissemend olmayı cümlenize nasîb eylesin...

(EMEKLİ OLMADAN İŞYERİNDE KULAKLIKLA; ŞİMDİ İSE YATAĞIMDA KÜÇÜK RADYOMDAN HERGÜN SABAH 9:30'DA VE ÖĞLEDEN SONRA 15'DE M. ESAD HOCAEFENDİNİN AKRA FM'DE SOHBETLERİNİ DİNLİYORUM. Ankara Akra FM: 107.4 )

Bismillâhir-rahmânir-rahîm

İNSANI CENNETE GÖTÜREN AMELLER

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..

Aziz ve sevgili izleyiciler ve dinleyiciler! Allah-u Teàlâ Hazretleri'nin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsânı, ikramı üzerinize olsun... Cenâb-ı Hak iki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin...

a. Selâmı Yayın!

............

b. Yemek Yedirin!

Sonra, (Ve at'imut-taàm) "Yemek yedirin, cömertlik, iyilik yapın!" İnsanın en asli ihtiyacı yemektir. Yemek yiyemediği zaman, yemediği içmediği zaman ölür insan... Gıda alamadığı zaman hastalanır, halsizleşir, düşer. Bakılmazsa, yemezse ölür. Açlıktan kıtlıktan Afrika'da hayvanların, yerlilerin, zavallıların öldüğü gibi, ölür. Onun için yemek yiyecek.

Pekiyi adamın yemeği yok. Garip, muhacir, kimsesi yok, diyar-ı gurbette; imanından dolayı kendi yurdundan çıkartılmış, kendi evinden uzaklaştırılmış, kendi eşyalarını taşıyamamış, canını kurtarmak için gelmiş. Ne olacak şimdi?.. O fakir, buradaki adam zengin... Buradakinin bağı, bahçesi, hurması, üzümü var; yeşilliği var, kuyusu var, evi var... Bu yeni gelenin hiçbir şeyi yok... Aynı şekilde gelmese bile, oranın yerlileri arasında da geçim farkları var.

Zengin ne yapacak?.. Zenginliğinden, zengin olmayanları faydalandıracak, sevap kazanacak. Allah ona nimeti vermiş, o da kardeşlerine Allah'ın verdiği nimetten ikram edecek, sevap kazanacak. Yemek yedirecek, "Buyurun bizde çorba içelim!" diyecek, ziyafet çekecek, tanışacaklar.

Bakın, "Esselâmü aleyküm", tanışma, ondan sonra yemek yedirme; "Bizim eve buyurun, bizim bahçeye buyurun! Sofraya gelin, oturun, buyurun yeyin, rica ederim!" filan derken, tanışma daha ileriye gitti.

Tabii yemek yiyen memnun. "Elhamdü lillâh, çok güzel olmuş, Allah razı olsun... Çok şükür. Tam gözüm kararmıştı, açlıktan bayılacak gibi olmuştum. Yedim, içtim elhamdü lillâh, sağ olun. Fedâkârlık ettiniz, ikram ettiniz." diye candan dua eder. Hele hele o devirde...

Şimdi tabii şu anda üretim arttığı için, en fakirin bile, hiç bulamıyorum diyen insanın bile, hiç olmazsa yiyebileceği bir şeyler, kolayca elde edebileceği şeyler var. Özellikle bizim ülkede... Ama bir yer düşünün ki yağmur yağmaz, ot bitmez, ekin çıkmaz, ağaç olmaz, meyve yok. Ne olacak orda?.. Hayvan yok... Ya avlanacak, öyle karnını doyuracak; ya ot ve bitkiden karnını doyuracak. İkisi de olmayınca, ya bir yerden getirilmiş olacak, ya da olan olmayana verecek. İnsanın en muhtaç olduğu şeyi ona sağlamak çok önemli...

c. Sıla-i Rahim Yapın!

(Ve sılül-erhàm) Bu da akrabalık bağlarının bağlantılı olması, koparılmamış olması, ilginin devam etmesi... Akrabaya ilginin sadece merhaba ve ziyaret tarzında değil, aynı zamanda sıla Arapça'da bahşiş mânâsına geliyor. Kesesini açıp da icabında para pul vermek, onun ihtiyacını karşılayacak malzemeyi vermek mânâsını da taşıyor.

Sıla-i rahim; evet akrabayı ziyaret etmek, ilgiyi devam ettirmek, sevgiyi canlı tutmaya, bağları sağlam tutmaya çalışmak ama, bir taraftan da ikram tarafı var işin; yedirmek, giydirmek, vermek, yardımcı olmak... Bu da çok önemli.

İnsanlar tek oldukları zaman, çok zor yaşarlar. Onun için, topluluk halinde yaşıyor insanlar. Yâni tek başına yaşamak, bütün hayatın ihtiyaçlarını tek kişinin kendisinin sağlaması demek olacağından, zor olduğundan nasıl çalışıyor: Birisi ekmek yapıyor, ötekisi kumaş dokuyor, ötekisi ayakkabı yapıyor, öteki sebze yetiştiriyor, berikisi ticaret yapıyor... Böylece iş bölümüyle, faaliyet çeşitleriyle topluma herkes katkıda bulunuyor. Toplum renkli, bereketli oluyor, zengin oluyor.

Herkes kendisinde olanı vererek, olmayanı parayla veya mal takasıyla alarak, karşısındakinin emeğinden faydalanarak yaşamını, hayatını güzel bir şekilde sürdürüyor. Bu gayet güzel bir şey. Bu yardımlaşmanın kuvvetli olması lâzım! İslâm yardımlaşmanın, kardeşliğin kuvvetli olmasına çok önem veriyor. Özellikle akraba ilişkilerinin, çok daha ciddiyetle canlı tutulmasını tavsiye ediyor. Sılül-erhàm bu mânâları ihtiva ediyor.

DEVAMI=

http://esadcosankulliyati.com/arsiv/cuma/c000811.html

HAYIRLI CUMALAR

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder