23 Mart 2015 Pazartesi

Günün Menkıbesi: Bu dünya hayaldir

Günün Menkıbesi: Bu dünya hayaldir
 

Abdülhakim Hüseyni “rahmetullahi aleyh”, Anadolu toprağını şereflendiren bir Allah adamı.
Kabri, Adıyaman’ın Kahta ilçesindedir.

- Bu dünya bir hayaldir, derdi sık sık.

Ve eklerdi:
- Bugüne kadar geçen yıllar nasıl hayal olduysa, bundan sonrakiler de hayal olacak.

O devirde bir din adamı vardı ki, bu zatı çekemiyor, aleyhinde konuşuyordu ötede beride.

Büyük Velinin yakınları;
- Efendim, filan hoca sizin aleyhinizde konuşuyor, dediler.

Cevaben;
- Sabredin, buyurdu. Onun bu düşmanlığı, dostluğa dönüşecek. Hem de çok yakında.

Tam o anda kapısı çalındı mübarek zatın.
Açtığında o hocayı gördü eşikte.

Hıçkırarak ağlıyordu.
Sarıldı büyük Velinin ellerine.

Mübarek zat tebessümle;
- Gördüğünüz rüyadan haberdarız, buyurdu. Muradınız neyse söyleyin.

Edeple arzetti:
- Efendim, bendeniz kırk yıldır müderrislik yapmaktayım. Dün gece, kendi kendime; “Bunca yıldır Peygamber efendimiz aleyhisselamın mübarek sözlerini yani hadis-i şeriflerini okutuyorum. Lakin mübarek cemalini görmek hiç nasip olmadı. Acaba ne kusurum var ki?” diye düşündüm.

Bu düşünce içinde uyumuşum.

O gece rüyada;
- Sen Onu göremezsin. Boşuna uğraşma! dediler.

- Neden? dedim.
- Resulullah efendimiz sana kırgın. Çünkü sen Onun sevdiklerini sevmiyorsun, dediler.

Çok üzüldüm.
Hatamı anlamıştım.

Sizi gördüm o ara.
Efendimiz aleyhisselamın yanında, edeple oturuyordunuz.
Sizi net olarak görüyor, ama Resulullah efendimizi göremiyordum.

Bunları anlatıp yalvardı:
- Ne olur beni affedin efendim. Sizi çok seviyorum.

Büyük veli, ona şefkatle bakıp;
- Üzülme. Muradına kavuşacaksın, buyurdu.

Hoca, sevinçle ayrıldı huzurdan.
Ertesi sabah tekrar geldi.

Fakat o da ne? Ağlıyordu.
Ama sevinç ağlamasıydı bu.

- Gördüm, dedi. Resulullah efendimizi gördüm. Bu, tamamen sizin himmetiniz.

Ve diz çöktü önünde.
Onca yıllık hocalıktan sonra talebeliğe başladı.
Tasavvuf talebeliğine.
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder