9 Kasım 2015 Pazartesi

Af dilemeden asla!

Af dilemeden asla!

 
Hüseyin Gültekin - [İslami Hayat]

h.gultekin@meydangazetesi.com.tr
06 Kasım 2015, 02:03


Günah; kalpte açılan bir yara, bembeyaz bir sayfaya konulan simsiyah bir nokta, düz bir satıhta yürürken ayağın sürçmesi, kalpten arşa uzanan hatta meydana gelen bir parazit… Yaranın derinleşmesi, noktaların artması, sürçmelerin çoğalması ve parazitlerin sıklaşmasıyla birlikte kul ile Rabbi arasındaki münasebet gitgide zayıflar. Günahlar işlendikçe kul, Rabbinden biraz daha uzaklaşır. Hele içlerinde öyle bir günah vardır ki, bunun için oturup özel olarak tevbe etmedikçe, pişman olup dövünmedikçe Allah asla affetmiyor.
Bunu bir örnekle izah edelim:

Issız çöllerde bir yolcu


Issız çöllerde yolunu şaşırmış, kervandan ayrı düşmüş, üstüne üstlük devesini de kaybetmiş bir insan, perişan ve hayatından ümidini kesmiş bir vaziyette dolaşırken birdenbire karşısına bir kişi çıkıyor ve onu alıp hükümdarın sarayına götürüyor. Hükümdar, o kişiye merhamet ederek, saraya yerleştirilmesini ve üç öğün, yemeğinin önüne gelmesini hizmetçilerine emrediyor. Ayrıca sarayın her yerinde serbestçe dolaşabileceğine dair bir de emir yayımlıyor. Günler geçiyor, hükümdarın acıyıp sarayına aldığı bu yolcu, nimetin kadrini anlayamıyor, hükümdarın küçük bir-iki isteği karşısında itiraz ediyor ve hükümdarı artık tanımadığını, o sarayda kendisinin de hakkı olduğunu iddia etmeye başlıyor. Hükümdar ise bu nankörlüğe asla razı olmuyor ve onu en acı bir şekilde cezalandırıyor.

Bu meselde olduğu gibi Allah’a şirk koşan insan da her nimeti kendisine veren Zât’ı görmezden gelerek O’nun yaptığı iyilikleri başkalarına nispet eder. Sonuçta da eğer af dilemezse en büyük cezaya çarptırılır ve Cehennem’e girer.

Şirki, sadece putlara tapmaktan ibaret görmemek gerekir. Cenab-ı Hakk’ın yerine konulan her şey put olabileceği gibi, O’ndan daha fazla bu puta saygı göstermek de müşrikliktir. Para, makam, şan-şöhret, kadın, eğlence gibi şeyler günümüzde o kadar revaçta ki; kimi insan Allah’a karşı belini bükmekten kaçınırken bir kadın karşısında iki büklüm olur. Kimi, namaz için secdeye gitmeyen başını para uğruna yerlere sürter. Kimi, Allah için ellerini bağlamaktan kaçınırken şan-şöhret karşısında el-pençe divan durur.

      Demek ki asırlar geçtikçe putlar da değişiyor şirk de. Cahiliye döneminin Lât’ının, Uzzâ’sının, Hübel’inin yerini bugün başka putlar dolduruyor. Rabbimiz bizi şirkin her türlüsünden korusun.

Kahve falına bakmak dinen caiz midir?


Bazı insanların, içtikleri kahve fincanının dibindeki kahve artığı şekillerine bakarak yaptıkları tahmin, ne ilmî ne de dinî bir tahmindir. Tamamen bakanın zekâsının mahsulü, tahminden ibaret bir bilgiçliktir. Zira gelecekte meydana gelecek bir hâdisenin fincanın içinde ne yazısı vardır ne de krokisi. Fincan içindeki şekiller tamamen elin tutuşuyla meydana gelen şekillenmeden ibaret normal bir durumdur.

Bırakın kahve falından gelecekle ilgili değerlendirmeler yapmayı, Allah’ın veli kulları bile istikbalden kesin haber veremezler. Bu itibarla, kahve falı, iskambil falı, şu ya da bu şeye bakarak haber verilen gelecekle ilgili haberler, imanı sağlam insanları aldatmamalıdır.

 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder