4 Kasım 2015 Çarşamba

Ahmed Şahin - Artık toplumu geren üslubu bırakmak gerekmez mi?

Ahmed Şahin - Artık toplumu geren üslubu bırakmak gerekmez mi?


Ahmed Şahin
 
 
AİLE-SAĞLIK

 

Artık toplumu geren üslubu bırakmak gerekmez mi?


Seçimlerden sonra yeni bir devreye girerken artık, toplumu cepheleştiren incitici üsluptan kaçınmak gerekir gibi geliyor bana.

Zira kırıcı, incitici üsluptan şimdiye kadar hiç fayda gelmemiştir topluma. Kardeş insanlar arasındaki gerilim üslubu, karşılıklı sevgi, saygıyı yok etmekle kalmamış, onulmaz yaralar da açmıştır gönüllerde.

Bu sebeple, düşüncelerimizi toplumu cepheleştirmeyecek yumuşaklıkta kardeşlik üslubuyla ifade etmemiz gerektiğini anlatan çok değerli tarihî bir uyarıyı bir daha hatırlatmakta fayda mülahaza ettim bugün. Sahabeden ders almış büyük veli Hasan Basri Hazretleri'nin, itham üslubunu tercih eden o günkü taraftarlara yaptığı bu tarihî uyarısını, gelin bugün biz de birlikte okuyalım yeni bir devreye girerken.

Bilindiği üzere Haccac-ı Zalim, bir Emevi yöneticisi ve kumandanıdır. 95 tarihinde kendi kurduğu Vasıt şehrinde 53 yaşında ölünce, Haccac'ın Emevi taraftarları mateme bürünmüş, Abbasi karşıtları ise ölüm gününü bayram ilan etmişlerdi.

Böylece Irak'ta iki cephe oluşmaya başlıyordu; Haccac taraftarları ile Haccac karşıtları. İşte bu sıralarda Haccac taraftarı bir adam, çevresindeki Haccac karşıtlarına duyuracak sesle şöyle diyordu: Ya Rabbi, büyük kumandan Haccac Hazretleri'nin şefaatinden beni mahrum eyleme!

Bunu duyan Haccac karşıtı bir adam da düşüncesini şöyle dile getiriyordu: Ya Rabbî, cehennemliği kesin olan zalim Haccac'a taraftar olmaktan beni muhafaza eyle!

Toplumun cepheleşmesini körükleyen bu iki tarafın iddiasından rahatsızlık duyan mutedil insanlar da vardı. Onlar bu aşırı iddia sahiplerine ikazlarını şöyle yaptılar:

-İkiniz de gidin, büyük veli Hasan Basri Hazretleri'nden Haccac'ın durumunu sorun. Bakalım şefaati istenecek derecede cennetlik biri mi diyecek, yoksa taraftarı olmaktan Allah'a sığınılacak derecede cehennemliğin teki mi olduğunu söyleyecek öğrenin. Sonra gelin toplum içinde konuşmanızı ona göre ayarlayın!

Bu ikaz üzerine iki zıt iddia sahibi, tartışa tartışa büyük veli Hasan Basri Hazretleri'ne giderek Haccac hakkındaki iddialarını anlattılar. Hasan Basri Hazretleri, tartıştıkları Haccac'ın durumunu fevkalade net bir üslupla şöyle açıkladı:

-Haccac ölürken: “Rabb'im, demiş, halk Senin beni affetmeyeceğini zannediyor, ben ise Senin rahmetinin benim zulmümden çok olduğuna inanıyor, affedeceğini ümid ediyorum. Bana halkın su-i zannıyla değil de benim hüsn-ü zannımla muamele eylemeni diliyorum!” Böyle bir dua ile ölen Haccac'ın imansız gittiğini, cehennemliğin teki olduğunu iddia etmek dinen mümkün değildir. Nitekim bunca zulmün, katlin sorumlusu olan Haccac'ın şefaati istenecek derecede cennetliğin biri olduğunu iddia etmek de mümkün olmayacağı gibi! Büyük veli, bundan sonra şu uyarıda bulunur iki tarafa da:

-Unutmayın ki siz, tarafını tuttuğunuzu cennetlik, karşıtı olduğunuzu da cehennemlik ilan etme bilgisine de, hakkına da sahip değilsiniz! Düşüncenizi toplumu bölmeyecek yumuşaklıkta ifade etmeniz gerekir. Yoksa halkı cepheleştirme fitnesinin sorumlusu haline gelirsiniz bu aşırı iddialarınızla.

Sakin bir üslupla yapılan bu uyarıyı dinledikten sonra, Haccac'dan şefaat isteyecek derecede cennetlik olduğunu iddia eden taraftar ile, Allah'a sığınılacak derecede cehennemlik biri olduğunu iddia eden aleyhtarı, düşünmeye başlarlar. ‘Haccac'ın gerçek durumunu Allah bilir, biz taraftarlıkta aşırı gitmişiz.' diyerek tartışarak gittikleri Basra'dan bu defa yumuşak üslupla konuşarak dönerler, tahriksiz konuşma örneği verirler topluma.

Hasan Basri Hazretleri'nin şu cümleleri çok önemli gibi geldi bana:

-Siz tarafını tuttuğunuzu cennetlik, karşıtı olduğunuzu da cehennemlik ilan etme bilgisine de, yetkisine de sahip değilsiniz dinen! Toplumu cepheleştirmeyecek yumuşaklıkta ifade edin düşüncelerinizi! Yoksa halkı cepheleştirmenin sorumlusu olmaktan kurtulamazsınız bu zıt iddialarınızla!

-Ne dersiniz bize de bir şeyler fısıldamış oluyor mu bu tarihî uyarı? Ülkemizdeki birlik beraberliğimizi korumak için hepimizin kardeşlik üslubuna ihtiyacımız yok mu? Üslubumuzu kardeşliğimizi incitmeyecek, muhataplarımızı küstürmeyecek yumuşaklıkta ayarlamamız gerekmez mi? Aksi halde kardeş toplumu karşıt toplum haline getirme vebalini yüklenmemiz söz konusu olmaz mı? İnanmış insanların, kardeş bir toplumu karşıt toplum haline getirmenin vebalini yüklenmeyi göze almaları mümkün mü?

-Fa'tebirû ya ülil ebsar! Düşünün ey basiret sahipleri!
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder