30 Kasım 2015 Pazartesi

BU AY UĞURSUZ MU?

BU AY UĞURSUZ MU?

 
Hüseyin Gültekin - [İslami Hayat]

h.gultekin@meydangazetesi.com.tr
27 Kasım 2015, 03:14

Ne zaman?
Safer ayı, Hicrî ayların ikincisidir. Hicrî ayların birincisi, Muharrem ayıdır ve içinde aşûre günü vardır. Üçüncüsü ise Rebî’ül-Evvel ayıdır ve bu ayın 12. gecesinde Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz dünyamıza teşrif etmiştir.

Dinimize göre uğursuz mudur?
İslâmiyet’te hürmet duyulan ve belli ibadetler için tahsis edilen aylar, günler ve geceler bulunmakla beraber; âfetler, musibetler ve semavî belâlar için tahsis edilen herhangi bir zaman diliminden söz edilemez. Böyle bir şey, İslâm’ın ruhuna uygun olmadığı gibi belli ayları İlâhî musibet ayı olarak ilân etmek doğru da değildir.

“Uğursuzdur” iddiası nasıl ortaya çıkmıştır?
Safer ayı, cahiliye Arapları tarafından uğursuz ay olarak tanınıyor ve bu ayda umre yapmak büyük günahlardan sayılıyordu. Efendimiz ise “Umre her zaman helâldir” buyurarak bu aya atfedilen uğursuzluk inancını kırmıştı.  Ama ne yazık ki; bu ayda yapılan faaliyetlerin sonuçsuz kalacağı inancı, cahiliye Araplarından beri halk arasında varlığını sürdüre gelen hurafelerden olmuştur.

Dinimizde uğursuzluk var mıdır?
Dinimizde bir şeyi uğursuzluğa yormak yoktur. Efendimiz şöyle buyurmuştur: "İslâm'da teşe'üm/kötüye yorma) yoktur; en iyisi tefe'ül/iyiye yormadır." Diğer bir hadiste ise şöyle buyurmuştur: "Eşyada uğursuzluk yoktur, Safer ayında uğursuzluk yoktur, baykuşun ötmesinde bir uğursuzluk yoktur."

Tefe’ül ve teşe’üm ne demektir?
"Tefe'ül"; bir kısım hadiseleri uğurlu saymak, onları hayırların başlangıcı olarak görmek ve vakıaları iyiye yormak demektir. Bunun zıddı olan "teşe'üm" ise; bazı nesneleri ve hadiseleri uğursuz kabul etmek, olayları şerre yormak ve sürekli kötü ihtimalleri öne çıkarmak manalarına gelmektedir.

Uğursuzluk anlayışı nereye dayanmakta?
Cahiliye döneminde uğursuzluk anlayışı çok yaygındı. O dönemin insanları hemen her şeyin bir uğursuz yanının bulunduğunu düşünür ve çoğu zaman olaylardan aldıkları sinyallere göre yaptıkları/yapacakları işlere devam eder ya da onlardan vazgeçerlerdi. Mesela; yolculuğa çıkarken, bir kuş uçururlardı. Kuş sağa uçarsa, uğurlu sayıp yola devam ederler, kuş sola uçarsa, uğursuz sayıp geri dönerlerdi.

İsimlerde uğursuzluk olur mu?
Efendimiz, insanların güzel isimler taşımalarını ister, duyduğu isimlerden güzel manalar çıkarır ve herkesin adının iyi yoruma açık olmasını arzulardı. Bundan dolayı da bazı kimselerin isimlerini değiştirmiştir. Mesela; Gurâb (karga), Harb (savaş), Âsiye (isyankâr kadın), Şeytan, Atale (şiddet) isimlerini değiştirmiş; onların yerine Hişam (mütevazı), Silm (sulh), Cemîle (iyi huylu kadın) gibi isimler vermiştir. Afire (çorak) adını taşıyan bir araziyi Hadire (yeşillik) ve "Şi'b-i Dalâlet" (sapıklık geçidi/alanı) denen yeri de "Şi'b-i Hüdâ" diye isimlendirmiştir.

Uğursuzluğa inanmak günah mıdır?
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Uğursuzluk düşüncesinin, kendisini, ihtiyacı olan bir işi yapmaktan alıkoyan kimse, Allah’a şirk koşmuş sayılır.” (Müsned) “Bir şeyi uğursuz sayan, ona itibar etmesin ve işinden geri kalmasın!” (Taberani)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder