13 Kasım 2016 Pazar

FETANET

FETANET
 
‘Fetanet’, aklın; işlerin inceliklerine, ilim ve teknolojinin kaynaklarına inebilmesi ve erişebilmesidir. Çabuk anlayış ve intikal de bunun sonucudur.
 
Fetanet’in karşıtı ‘belahet’ yani aptallıktır.
 
Fetanet, esas itibariyle Allah (c.c.)’ın bütün peygamberlere vermiş olduğu üstün sıfatlardan biridir. Bu zaten peygamberlik görevinin gerektirdiği bir özelliktir. Çünkü onlar içinde bulundukları toplumun düşünce ve akıl seviyelerine göre onları ikna etmek, yanlış inanışlarını düzeltmek, tartışmaya girenleri tutarlı ve mantıklı cevaplarla susturmak, peygamberler gibi fetanet sahibi, akıllı, zeki insanların yapabileceği iştir.
 
Peygamberlerin akıllarında en küçük bir kusura neden olacak bir rahatsızlıkları olsaydı, bu kadar ağır ve zor bir görevi başaramazlardı. Onun için peygamberlerde akıl zafiyeti asla görülmemiştir.
 
Bazı topluluklar kendi peygamberlerini delilik veya sihirbazlıkla suçlamışlardır. Fakat peygamber hakkındaki  bu düşüncelerinin de onların azgınlığının bir sonucu olduğu yine Kur’an-ı Kerim’de bildirilmektedir. [262]
 
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in daha peygamberliğinden önce, Ka’be’nin inşası sırasında Hacerü’l-Esved taşının yerine konulurken Kureyş kabileleri arasında ihtilaf çıkmıştı.  Peygamberimiz (s.a.v.)’in orada hakem tayin edilmesi sırasında gösterdiği maharet büyük savaşların çıkmasını önlemiştir. Peygamberimiz, (s.a.v.) kendi abasının üzerine Hacerü’l-Esvedi koymuş ve dört kabile reisinin, abasının dört ucundan tutmalarını söylemiştir. Böylece kaldırılan taş, konulacağı yere kadar ortak olarak kaldırıldıktan sonra, Peygamberimiz (s.a.v.) kendi elleriyle de taşı yerine koymuş ve herkes buna sevinmiştir. İşte fetanet budur. [263]
 
Peygamberler (a.s.)’den ayrı olarak Allah Tealâ insanlara da değişik derecelerde bu özellikten ihsan etmektedir. Önemli olan bu özelliğin genel anlamda, Allah (c.c.)’ın emirlerini yerine getirme ve yasaklarından kaçınma konusunda kullanılmasıdır.
 
Bazı insanlar Allah (c.c.) tarafından kendilerine verilen fetanet’in şükrünü yerine getirip, güzel işler yapacakları yerde zekâ ve anlayış güçlerini kötüye kullanırlar. Böyle kötü ahlâk sahiplerinin zekâ ve intikal yetenekleri kendilerini cezadan kurtaramaz. [264]


[262] Zariyat sûresi,  31/52. 
[263] Şamil İslâm Ansiklopedisi. 
[264] Tasvîr-i Ahlâk, A. Rıfat.


BU YAZI AŞAĞIDAKİ WEB SİTESİNDEN ALINMIŞTIR.
http://www.islamahlaki.com/default.asp?kat_no=572


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder