6 Kasım 2016 Pazar

KIZARMIŞ TOST

KIZARMIŞ TOST

Gençlik çağımda, lisân-i hal ile bir öğüt vermişti babam, hâlâ küpedir kulağıma:


“Ne zaman” demişti, “birini tenkide davranacak olsan, hatırdan çıkarma; herkes sen değilsin ve herkes aynı imkânlarında gelmemiştir dünyaya!”

Bir gün babamla büyük bir iş yapmış, yorgun argın eve gelmiştik.


Canım annem her nedense o gün çok farklıydı. Belli ki bir şeylere kızmış, canı sıkkındı. Aceleyle yiyebileceğimiz bir şeyler hazırladı.

Önümüze; tabağa bile konmadan bir kavanoz reçel ve aşırı yanmış tost ekmeği koydu. Beklemeden mutfağa geçti.

Ben, hayret ve endişeyle babamın yanmış ekmeğe ne tepki vereceğini bekliyordum. Bu kadar yoğun mücadele sonunda eve aç ve yorgun gelmemize rağmen bir nefis akşam yemeği bile hazırlamayan anneme içimden: “Buda yapılır mı?” diyerek sitem ederken, babamın yanık ekmeği fark edip fark etmediğini düşünerek belli etmeden de alttan alttan babacığıma bakıyordum.

Ancak o; hiç bir şey olmamış, hiç bir terslik yokmuş gibi önüne koyulanları çok iştahlıymış gibi yedi, defalarca hâline şükretti. Bana; her şey yolundaymış, normalmış gibi havadan-sudan şeyler sordu.


Verdiğim cevapları tam hatırlamıyorum. Bir ara mutfaktan çıkan annem, yanımıza geldi, yanmış ekmek için özür diledi.

Babamın gayet neşeli, hiçbir şey olmamış gibi asla unutmayacağım bir cevap verdi:


“Canım, hayatım bilirsin; ben fazla kızarmış tost ekmeğine bayılırım!”

Dona kalmıştım. O an bir şey demedim. Daha sonra, yatmak için müsade istediğimde babama; nezaketen “fazla kızarmış” dediği, hakikaten de yanmış ekmeği sevip sevmediğini sordum.

Bana sarıldı ve kulağıma fısıldadı:

“Annen bugün sıkıntılı ve zor bir gün geçirmiş belli. İnsan hali, hakikaten de pek yorgun görünüyordu.

Yanmış bir tost ekmeğini yemek beni üzemezdi. Ancak, söyleyeceğimiz her söz bir yara açar, tamiri imkânsız üzüntülere sebep olabilirdi.”

Yalnız: “Canım babacığım” diyebildim ve odama çok büyük bir ders alarak çekilmiştim o akşam…
 

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder