2 Mayıs 2015 Cumartesi

Hekimoğlu İsmail - Cemaatler, İslam Üniversitesi’nin fakülteleridir…

Hekimoğlu İsmail - Cemaatler, İslam Üniversitesi’nin fakülteleridir…


Hekimoğlu İsmail
 
AİLE-SAĞLIK
 

Cemaatler, İslam Üniversitesi’nin fakülteleridir…


İnsanlar, hatta hayvanlar bile dayanışmayı sağlamak için cemaatler yani topluluklar halinde yaşarlar.

Karıncalar, ördekler, leylekler, güller, menekşeler, biyolojide sayacağımız çeşitli sınıflardan varlıkların bütünü birer cemaattir. Ancak insanlar tarafından teşekkül eden her topluluğa veya kalabalığa cemaat demek, kelimenin manasını bilmemek demektir. Mesela futbol sahasında toplanan insanlar, cemaat değildir; çünkü maç bitince herkes dağılıp gider. Din kardeşlerine kan kardeşinden daha fazla sahip çıkmayan Müslümanlar da cemaat olamaz.

Bir topluluğun cemaat haline gelmesi, o topluluğun her ferdinin diğerinin derdiyle dertlenmesi, sefasıyla sefa bulmasıyladır. Çünkü ayağa batan dikenden, baş müteessir olur. Öğrenci için okul, asker için kışla, işçi için fabrika neyse mümin için de cemaat odur.

Orduda topçular, tankçılar, piyadeler gibi kısımlar vardır. Askerliği bilmeyen biri, “Bunlar ne kadar parçalanmış. Bölük bölük, tabur tabur ayrılmış.” der. Hâlbuki o ayrılık içinde birlik ve beraberlik vardır, zahiren parça parça görünse de bu hal eğitimin kolaylığı içindir. Mesela denizcilerle tankçılar yapı ve vazife bakımından birbirlerinden çok uzaktır. Fakat “Ordu” denilince ordunun bölükleri, taburları, tugayları uyumlu bir bütün olur.

Vücudumuzda pek çok hücre vardır, bu hücreler de cemaattir. Lideri beyindir, imamı kalptir. Vücudumuzdaki hücrelerin hepsi uyumlu çalışır, eğer bir tanesi uyumlu olmasa o şahıs kanser olur. Kanser, bir hücrenin aksi istikamette büyümesidir.

Aynı şekilde, astronomi kum taneleri kadar yıldızlar ve gezegenlerin olduğunu söyler. Bunların her biri kendi yörüngesinde hareket eder. Yörüngeden çıksa, gezegenler çarpışır, kıyamet kopar.

Mesela cemaatin en güzel misali ormanlardır. Güneşin ateşi ormandaki ağacı kurutamaz. Hepsi birbirine gölgelik yapar. Rüzgâr esse, fırtına kopsa ormandaki ağaçlar birbirine dayanır, rüzgâr havadan geçer gider. Sel gelse, sular dağılır, ağaçları deviremez.

Gemileri iskeleye bağlayan halat çok ince ipliklerin bir araya gelmesiyle kuvvet kazanır, kocaman gemiyi tutar. Hâlbuki o iplikçikler çok zayıftır, çeksen kopar. İşte çok zayıf ve ince olan iplikçikler bir araya gelince halat oluyor, gemiyi iskeleye bağlıyor.

Öyleyse cemaat aynı zamanda birliktir, kuvvettir, bu kelimenin dışına çıkan kurdun ağzına düşer.

Tarihin öyle devirleri olmuş ki cemaat sokakta ve çarşıda Hıristiyan hayatı yaşamış; İslamiyet’i de âdeta camiye hapsetmiş… Tarihin öyle devirleri de olmuş ki cemaat ilmin, tekniğin zirvesinde dolaşmış, zaferden zafere koşmuş… Çünkü cemaatler vatan sathını mektep yapar, çatısız üniversitedir, seviyeyi yükseltir.

Elbette tarihin çeşitli devirlerinde yaşayan cemaatler arasında fark olduğu gibi, değişik ülkelerde yaşayan Müslümanların teşkil ettiği cemaatler arasında da farklar vardır. İslam dünyasının tek vücut olup, kardeşçe, emin adımlarla ilerlemesi gerekir.

Nasıl ki tıp, iktisat, hukuk fakültelerinin öğrencileri birbirinin aleyhinde bulunmaz, kardeş olurlar, selamlaşırlar…

İslâm üniversitesinin fakülteleri hükmünde olan cemaatler de birbirinin aleyhinde konuşmayacak; bu farzdır!

Birbirini selamlayacak, bu da sünnet!

İslamiyet cemaatlerle bugüne geldi, cemaatlerle devam edecektir.

“Müminler kardeştir” ayetini unutmayıp kardeşliğini devam ettiren cemaatlerle…

Gafletten uzaklaşıp hakikatleri anlayan cemaatlerle…

Cami yapıp cemaat de yetiştiren, hayırda yarışan cemaatlerle…

Nihayet orman gibi, her türlü fırtınayı savuran, yaşamaya devam eden cemaatlerle…

Üç tane biri alt alta yazsak üç eder; yan yana yazsak yüz on bir eder. Biz hakiki manada, “Bir” olmaya muvaffak olursak, üç tane “Bir”in, omuz omuza verip “Yüzonbir” etmesine kimse mani olamaz.

Böylece ayrılık gibi görünen cemaatler İslâm’da bütünleşecektir.
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder