21 Mayıs 2015 Perşembe

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN - Müslümanın Yardımına Koşmak

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN - Müslümanın Yardımına Koşmak

Prof Dr. Mahmud Esad Coşan (1938-2001)

HAYIRLI CUMALAR

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..

Cumanız mübarek olsun, aziz ve sevgili Akra dinleyicileri! Allah bu mübarek sevaplı, nurlu günün hayrından, bereketinden en güzel tarzda hissemend olmayı cümlenize nasîb eylesin...

(EMEKLİ OLMADAN İŞYERİNDE KULAKLIKLA; ŞİMDİ İSE YATAĞIMDA KÜÇÜK RADYOMDAN HERGÜN SABAH 9:30'DA VE ÖĞLEDEN SONRA 15'DE M. ESAD HOCAEFENDİNİN AKRA FM'DE SOHBETLERİNİ DİNLİYORUM. Ankara Akra FM: 107.4 )

Bismillâhir-rahmânir-rahîm

Müslümanın Yardımına Koşmak

Üçüncü hadis-i şerif:

RE 380/7 (Mâ minimriin yahzülümreen müslimen fî mevtınin yüntakasu fîhi min ırdıhî, ve yüntehekü fîhi min hurmetihî, illâ hazelehullàhu fî mevtınin yuhibbu fîhi nusratehû.

Ve mâ min ehadin yansuru müslimen fî mevtınin yüntakasu fîhi min ırdıhî, ve yüntehekü fîhi min hurmetihî, illâ nasarahullàhu fî mevtınin yuhibbu fîhi nusratehû.)

Ahmed ibn-i Hanbel, Taberânî, Ebû Dâvud, Buhàrî gibi kaynaklarda ve İbn-i Ebid-Dünyâ'nın eserinde rivayet edilmiş bir hadis-i şerif. Bu da bir ilâhî kanunu anlamamıza yardımcı olacak bir hadis-i şerif, bilgileniyoruz:

(Mâ minimriin) "Hiç bir adam yoktur ki, müslüman bir kula yardım etmiyor. (Fî mevtınin) Öyle bir yerde ki, (yüntakasu fîhi min ırdıhî) onun haysiyetine, ırzına saldırı olan bir yerde; (ve yüntehekü fîhi min hurmetihî) kendisine hürmet edilmesi gereken yerde, bir müslümana lâyık olmayan bir muamele yapılıyor. Bu da onu görüyor, ona yardım etmiyor, onu yardımsız bırakıyor."

Bu yardıma koşmayan, yardıma muhtaç müslüman kardeşinin yardımına koşmayan kişinin durumu ne olur?.. (İllâ hazelehullàhu fî mevtınin yuhibbu fîhi nusratehû) "Allah'ın yardımının gelmesini istediği bir zamanda, bir yerde de Allah onu yardımsız bırakır. Hem dünyada yardımsız bırakır, hem ahirette... Bir de bakar ki umduğu yardımlar kesilmiş, hiçbir yerden yardım gelmiyor ve gelen belâsının altında ezilmiş."

Neden?.. Çünkü bir zamanlar kendisi böyle bir durumda yardıma muhtaç olan müslüman kardeşinin yardımına koşmamıştı da, bu onun cezası... Ondan böyle oluyor.

Allah saklasın, Allah kusurlarımızı affetsin... Bizi böyle musîbetlere uğratmasın... Bir zamanlar idare ettiğimiz ülkelerdeki bizim canımızdan, kanımızdan parçamız olan ciğerpâremiz, kardeşlerimiz Bosna'da, Kosova'da, Kırım'da, Kafkasya'da, Orta Asya'da, Keşmir'de, Cezayir'de, Mısır'da, dünyanın her yerinde çeşitli bütün milletlerin gözü önünde haksız muamelelere mâruz kalıyor. Büyük devletlerin de göz yummasıyla, herkesin gözü önünde, herkesin bildiği, insaflı insanların, "Bu böyle yapılır mı?" diye itiraz ettiği, vicdanlarının kabul etmediği zulümler yapılıyor.

Şimdi bu zulümler yapılıyor, ötekilerinin kılı kıpırdamıyor. Bir tepki oluşmuyor, bir yardım gelişmiyor. Ne olur?.. Sonra ona benzer bir belâ, bu yardım etmeyen kimseye gelir, ona da yardım olmaz. nedir? İlâhî kanundur. "Sen bir zamanlar müslüman kardeşine yardım etmedin, şimdi sen benden yardım istiyorsun ama, sana yardım etmiyorum!" diye ceza olarak yardımını vermez.

Bu mukàbil, bunun aksine, (Ve mâ min ehadin) "Hiçbir kişi yoktur ki, (yensuru müslimen) bir müslümana yardım ediyor, imdadına yetişiyor. (Fî mevtınin yüntakasu fîhi min ırdıhî) Haysiyetine, ırzına, namusuna saldırı olan bir yerde onun yardımına koşuyor. (Ve yüntehekü fîhi min hurmetihî) Hürmetine aykırı, onu hor, zelil etmeğe çalışan bir tecavüz yapılmak isteniyor kendisine; bu da onun yardımına koşuyor.

(İllâ nasarahullàhu) Allah da o kimseye muhakkak yardım eder. (Fî mevtınin yuhibbu fîhi nusratehû.) Allah'ın nusretini umduğu, Allah bana yardım etse diye beklediği bir yerde, Allah da ona yardım eder."

Demek ki sevgili, değerli izleyiciler ve dinleyiciler! Cenâb-ı Hak kulları bu dünyada imtihan ediyor. Davranışlarının şekline göre, bu dünyada onlara yardım ediyor veya yardımsız bırakıyor.

Bir müslüman kardeşinin bir yardıma ihtiyacı olduğunu gördüğün zaman, yardımına koşacaksın ki; ileride sen hayatın cilvesi, kaderin çizgisi dolayısıyla, yazgısı dolayısıyla yardıma muhtaç bir duruma gelirsen, o zaman;

"--Yâ Rabbi bu belâyı başımdan def et!.. Yâ Rabbi, beni kurtar! Aman yâ Rabbi, gemimiz batmasın! Aman yâ rabbi uçağımız düşmesin!.." diye Cenâb-ı Hakk'a dua ettiğin zaman;

"--İyi ama, sen böyle dua ediyorsun ama, sen falanca zamanda yapman gereken görevi yapmamıştın, o zaman kardeşinin yardımına gitmemiştin!" diye Allah o zaman yardım etmiyor.

Onun için yardımsever olalım, uyanık olalım, gayretli olalım, dikkatli olalım!.. Çevremize bakalım, iyi işler yapalım, kötülüğü engellemğe çalışalım! İyi işleri yapmanın bir şekli de, kötülükleri engellemektir.

--Falanca adam var, hiç etliye sütlüye karışmıyor. Evinden camiye, camiden eve gidiyor. Bu adam iyi huylu bir insan mı?..

Hayır! Toplumun meseleleriyle ilgilenmeyen, yanındaki müslüman kardeşinin durumuyla ilgilenmeyen; komşusu aç mı, tok mu, ilgilenmeyen; kötülüğü engellemeyen, emr,i ma'ruf nehy-i münker yapmayan, iyiliği teşvik etmeyen, çalışmayan çabalamayan bir müslümanda hayır yoktur.

Hattâ bizden değildir diye, SAS Efendimiz kendisinin bulunduğu mübarek zümrenin içine bile kabul etmiyor. İtiyor, dışında sayıyor.

Onun için elimizden geldiği kadar her hayrı işlemeğe ve yaptırmağa çalışacağız. Her şerri de yaptırmamağa, engellemeğe gayret edeceğiz.

Hadis-i şerifler böyle... Sen bir hastayı ziyaret edersen Cenâb-ı Hak seviyor. Sen bir açı doyurursan, Cenâb-ı Hak seviyor. Sen bir çıplağı giydirirsen, Cenâb-ı Hak seviyor. Sen birisinin yardımına koşarsan, Cenâb-ı Hak seviyor. Sen ihlâslı olursan, Cenâb-ı Hak seviyor. Aksini yaparsan, Cenâb-ı Hak da senin muamelenin cinsinden sana ceza veriyor. Sana yardım etmiyor, sana hastalık veriyor, seni o duruma düşürüyor. Senin ayıpladığın şeyi senin başına getiriyor... vs.

O bakımdan, âdetâ kişiler dünyadaki imtihanlarda karşılarına gelen durumlarda, davranışlarının iyi olmaması dolayısıyla, ileride başına gelecekleri sanki kendileri hazırlamış gibi oluyorlar. Onun için bu hususta çok dikkatli olalım, gayretli olalım!..

Allah-u Teàlâ Hazretleri cümlemize hakkı hak olarak görüp ona uymayı, hayrı yapmayı nasî etsin... Haktan yana olmayı nasîb etsin..

Bâtılın bâtıl olarak görüp, boş olduğunu, yanlış olduğunu görüp, ondan uzak durmayı nasîb etsin... İyi işler yapıp, kötü işlerden uzak durup, iyilikleri teşvik edip, kötülükleri engelleyip, yardıma muhtaca yardım edip, hayırlı, verimli, olumlu ömür sürmeyi nasîb etsin...

Huzuruna böylece, emirlerini tutmuş bir kul olarak, imtihanı kazanmış olarak varmayı nasib etsin...



(Ve izibtelâ ibrâhîme rabbühû bikelimâtin feetemmehünne) [Bir zamanlar Rabbi İbrâhîm'i birtakım kelimelerle sınamış; onları tam olarak yerine getirince...] (Bakara-124) ayet-i kerimesinin izahında, tefsir derslerimizde geçmişti. Peygamberleri bile Cenâb-ı Hak çeşitli musibetler gönderiyor, imtihan ediyor; başarınca taltif ediyor. O hususta hatâlı davranınca da, te'dib ediyor, öyle yapmaması gerektiğini beyan ediyor.

Onun için hayatın ilâhi imtihan olduğunu hiç unutmayalım! Gayreti bir an bile kenara koymayalım, gayûr müslüman olalım! İyi insan olalım, iyilikleri destekleyelim, kötülükleri engellemeğe çalışalım!

Allah hepinizi hayırlara muvaffak etsin... Dünyanız ahiretiniz mâmur olsun...
HAYIRLI CUMALAR

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder