7 Mayıs 2015 Perşembe

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN - Allah'ın Sevdiği Kullar Olalım!

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN - Allah'ın Sevdiği Kullar Olalım!

Prof Dr. Mahmud Esad Coşan (1938-2001)

HAYIRLI CUMALAR

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..

Cumanız mübarek olsun, aziz ve sevgili Akra dinleyicileri! Allah bu mübarek sevaplı, nurlu günün hayrından, bereketinden en güzel tarzda hissemend olmayı cümlenize nasîb eylesin...

(EMEKLİ OLMADAN İŞYERİNDE KULAKLIKLA; ŞİMDİ İSE YATAĞIMDA KÜÇÜK RADYOMDAN HERGÜN SABAH 9:30'DA VE ÖĞLEDEN SONRA 15'DE M. ESAD HOCAEFENDİNİN AKRA FM'DE SOHBETLERİNİ DİNLİYORUM. Ankara Akra FM: 107.4 )

Bismillâhir-rahmânir-rahîm



Allah'ın Sevdiği Kullar Olalım!

Bir de tehlikeli tarafını size hatırlatayım sevgili dinleyicilerim: Tehlikeli tarafı da şudur ki, Peygamber SAS Efendimiz buyurmuşlar:

"--Yatsı ve sabah namazlarına münafıklar güç yetiremezler. Yâni münafıklar gelemezler. Münafık olmayanlar gelir de münafıklar o namazlara gelemezler."

Neden?.. Kalbinde hastalık var! Münafık ne demek?.. İçi başka, dışı başka demek. Kalbi rahatsız, imanı zayıf, hastalıklı insan demek. Onlar gelemiyor, neden?.. Nefsini yenemiyor, Allah'ın emrinin önemini kavrayıp bu işleri yapamıyor.

Bunların durumuna düşmeyin diye "Yatsı ve sabah namazlarında camiye gelin!" diye tavsiye buyurmuş Peygamber SAS Efendimiz.

Tabii ben sizin mâsum olduğunuzu ve bu bilgileri bilmediğiniz takdirde, belki bundan önceki günlerde evinizde namaz kılıverdiğinizi düşünüyorum; olabilir. Hatta insanlar İslâm'a sonradan sonraya âşinâ oluyorlar, İslâmî incelikleri geç anlıyorlar. Hani Orhan Veli'nin dediği gibi, epeyce bir yaşlandıktan sonra insan taşın sert olduğu anlıyor; su insanı boğar, ateş yakarmış diyor. Bir takım temel gerçekleri çok geç anlayabiliyor. İslâm'ın ne kadar güzel bir din olduğunu da, bir yol olduğunu da, metod olduğunu, hayat tarzı olduğunu daha doğrusu, insan daha geç anlayabiliyor.

Olabilir, yâni şimdiye kadar ihmaller olabilir. Ama bundan sonra, insan iyi müslüman olmalı, her şeyi doğru düzgün yapmaya çalışmalı!

Ben bir de şunu şaşkınlıkla müşahade ediyorum: Bakıyorum tandığım aileler var. Annesi, babası... Tamam, onlar bir eğitimle yetişmişler, belli bir yaşa gelmişler. Ağaç yaş iken eğilir. Yaşlanmışlar, değişmeleri kolay değil... Fakat çocuklarına bakıyorum pırıl pırıl, üniversiteli, siyasal bilgilere gidiyor, hukuk fakültesine gidiyor, mühendis olmuş, doktor olacak filân... Fakat o kadar güzel dindar ki, o kadar dinin emirlerini güzel yapmaya çalışıyor ki muntazam bir şekilde...

Metod istiyor, prensip istiyor, güzel bir tarzda İslâm'ı yaşamak istiyor, ömrünü Allah'ın rızasına uygun, eksiksiz geçirmek istiyor. Yâni eksik yapmayı, yanlış yapmayı, kusurlu yapmayı uygun görmüyor. Gençlerde bu şeyleri görüyorum. Yâni, hani "İki günü müsâvi olan ziyandadır." buyurmuş Peygamber Efendimiz. Bu da bizim için güzel bir şey, evlâtlar babaları geçiyorlar. Yâni evlâtlar babalardan daha ileri oluyor. Bazı anneler babalar bundan endişe ediyorlar:

"--Aman evlâdımız hasta olmasın! Aman, acaba rûhen bunalıma düşer mi?"

Niye düşsün?.. Allah'ın yolu şifa, Allah'ın yolu hayır, Allah'ın yolu sevap... Allah'ın emirlerinin hepsinde insanın şahsı için, ailesi için bedeni için, ruhu için, toplum için nice nice faydalar var. Ondan mutlu olmak lâzım!..

Tabii insan alıştığı yolu bırakamıyor. Alışmış olduğumuz yolunuzu, sevgili dinleyicilerim, tabii değişik tarzda yetiştirilmiş olabilirsiniz, Amerika'da eğitim görmüş olabilirsiniz, Amerikan, Avrupa terbiyesi almış olabilirsiniz... Alafranga diyoruz. Alafranga, Frank gibi demek, yâni Fransızlar gibi demek. Alaturkayı, yâni Türkler gibiyi beğenmiyoruz; alafrangayı beğeniyoruz. Bu bir moda olmuş bir zaman... Böyle olabilir.

İnsan değişik yetişmiş olabilir ama, ölçü ne? Nasıl olmamız lâzım?.. Yâni olduğumuz mühim değil de, nasıl olmamız gerekiyor, bu nerden belli olacak?.. Onu söyleyelim: Kur'an-ı Kerim'in istediği müslüman olmamız gerekiyor, insan olmamız gerekiyor. Allah'ın istediği insan olmamız gerekiyor. Allah'ın sevdiği insan olmamız gerekiyor. Bunun yolu ne?.. Kur'an-ı Kerim'e uymak, sevgili Peygamberimiz, güzeller güzeli, peygamberler serveri Muhammed-i Mustafâ SAS Efendimiz'i örnek almak...

--Pekiyi insan, yâni 1400 yıl önce yaşamış bir insanı nasıl örnek alacak?..

Peygamber SAS Efendimiz alemlere rahmet olarak gönderilmiş ve çağlara hitap eden bir mesajı var. Peygamber SAS Efendimiz'in 1400 yıl önce söylediği nice gerçekleri, ilim daha yeni keşfediyor da, "Aaa, böyle bir şey varmış!" diyor. Sonra bakıyor ki İslâm'da bu varmış: "Aaa! İslâm bunu 1400 yıl önce söylemiş, Peygamber SAS Efendimiz ifade etmiş!" diyor.

Sonra insanların bir maddî yönü var, bir manevî yönü var. Bir ahlâkî yönü var, bir teknik yönü var hayatımızın... Teknik yönde ilerledik; arabalarımız var, televizyonlarımız var, telefonlarımız var... Bakın ben burda şimdi araç telefonuyla, size tâ kilometrelerce uzaktan konuşma yapıyorum; siz de evinizde, işyerinizde veya aracınızda beni dinliyorsunuz. Bunlar teknik gelişme...

Teknik gelişmeler güzel bir istikàmette gidiyor, insanın refahına, mutluluğuna yarayacak alet ve edevat süratle çoğalıyor ve hakikaten birçok işlerimizi de rahatlıkla yapıyoruz. Seyahatlerimiz kolay oluyor.

Ama, "Ahlâkî bakımdan da aynı derecede ilerliyor muyuz?" diye soru soracak olursak kendimize: Hayır, ahlâki bakımdan düşüş görüyoruz. Hırsızlık çok, rüşvet çok... Gözü dönmüş, haince onun bunun malına göz diken insanlar, onu bunu aldatan insanlar çok... Toplumda içki, kumar, fuhuş, zina, çeşitli kötülükler çok... Demek ki, yâni manevî yönden, ahlâkî yönden olan durumlarla, teknik yönden gelişmeler arasında aynılık yok...

Onun için Peygamber SAS Efendimiz o güzel ahlâkı ahlâkın zirvesidir. O güzel zihniyeti zihniyetin zirvesidir. En güzel fikirler, en güzel ahlâk, en güzel, en güzel hareketler ondadır: Cömertlik, tatlı dillilik, gönül almak, geçinmek, realist olmak, adaletli olmak, hakkı tutmak... İslâm'ın nice nice güzellikleri var. Onların hepsini beşeriyet, insanlık, Peygamber Efendimiz'den öğrendi.

Müslüman olmayan kavimlerin hâline bakın! Yaptıkları zulümlere bakın!.. Bizim millî hasletlerimize bakın: Cömertlik, misafirperverlik, kahramanlık, vefâ vs. Bir de başka milletlere bakın: Kalleşlik, döneklik, hainlik, zulüm, ahdinde durmamak... Niye onlar öyle kötü, biz niye iyiyiz?.. Çünkü biz İslâm'dan terbiye almışız, İslâm'dan feyz almışız. Ahlâkımız İslâm'a dayanıyor. Onlarınki de boş, yâni bir şeye dayanmıyor.

O bakımdan, sevgili Akra dinleyicilerim, size en iyi dileklerimiz sunuyorum. Allah-u Teàlâ Hazretleri'nin rızasını kazanan insanlar olmanızı diliyorum hepinizin...

Tabii ibadetlerinize de düşkün olmanızı da tavsiye ediyorum. Hele hele bu cuma gününde de yine her zamanki gibi hatırlatmak benim vazifem:

Yâsin Sûresi'ni okuyun. Kehf Sûresi'ni, o Kur'an-ı Kerim'in ortasındaki Kehf Sûresi'ni okumak çok sevap; onu okuyun! Daha vakit geçmiş değil. Evinize gidin bir boy abdesti alın tepeden tırnağa... Ondan sonra camiye erken gelin, cuma namazını kılsın erkekler... Hanımlar da tabii evinde ibadetlerini taatlerini yapsınlar.

Bir de Peygamber SAS Efendimiz'e salât ü selâmı çokça etsinler. Çünkü onun da çok büyük sevabı var, inşaallah önümüzdeki konuşmalarda ona da bir temas etmek istiyorum.

Hepinize mutluluklar dilerim. Cumanın hayrından, feyzinden, bereketinden, sevaplarından, manevî ikramlarından Allah sizi en yüksek derecede istifade eden kullarından eylesin... Hepinize nice nice cumalara, nice nice mübarek günlere, sıhhatle, afiyetle ve bir de sevdiklerinizle beraber, yakınlarınızla, dostlarınızla, evlâtlarınızla, büyüklerinizle erişmenizi diliyorum... İki cihanda aziz ve bahtiyar olun sevgili Akra dinleyicileri!..

 
HAYIRLI CUMALAR

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder