16 Mayıs 2015 Cumartesi

Hekimoğlu İsmail - Miraç’tan bana düşen nedir?

Hekimoğlu İsmail - Miraç’tan bana düşen nedir?


Hekimoğlu İsmail
 
AİLE-SAĞLIK

Miraç’tan bana düşen nedir?


Mucizeleri yaratan, peygamberin şahsında gösteren Allah’tır. Yani mucizeler, Allah’ın peygamberlere nasip ettiği olağanüstü olaylardır, birer ikram-ı ilahidir.

Böylece onların peygamber olduğunu anlarız. Davud (as)’ın demiri hamur gibi yoğurması, Hz. İbrahim’i ateşin yakmaması, Hz. Nuh’un gemisi, Hz. İsa’nın ölüleri diriltmesi, Hz. Musa’nın asasının yılana dönmesi… Hepsi birer mucizedir; peygamberlerin mucizeleri ümmete yol göstermek, maddi ve manevi medeniyetin temellerini atmak içindir.

Miraç hadisesi de Peygamberimiz (sas) için, mucizedir, bir ikram-ı ilahidir. Çünkü O (sas), ağaçları, hayvanları, güneşi ve bazı insanları kendilerine put yapanlara, “Allah’tan başka ilah yoktur.” deyince hepsi kendisine düşman oldular. Aç kalan, Taif’te kendisine atılan taşlarla yaralanan, sürgün edilen, suikasta uğrayan Peygamberimiz (sas)’dir. Ne kadar felaket varsa hepsi Peygamberimiz’in başına gelmiştir. Ancak karanlık kalınlaştıkça sabah yaklaşır; O (sas)’na yapılan işkenceler, çileler belki son noktaya ulaşınca, Allah, O (sas)’nu maddi ve manevi âlemde dolaştırmış yani kendi mülkünde gezdirmiş ve kendisine sığınmasını emretmiş: “Bak Resûlüm! Bu gezegenleri yaratan, yöneten Benim, havada kuşları gezdiren, denizde balıkları yaşatan Benim. Benim her şeyden haberim var, bunların bütününü Ben yarattım, seni de Ben koruyacağım, sen bu sıkıntıları çekerek ümmetine örnek olacaksın, davanı ilan etmeye devam et; ‘La ilahe illallah’ de…”

Anlaşılmış ki peygamberi koruyan, kâinatı içindeki bütün varlıkları koruyan sadece Allah’tır; yaratıklar yaratanı anlatır. Şüphesi olanlar şüpheden kurtulmuş, imanı zayıf olanlar kuvvet bulmuş, korkanların cesareti artmış, müminlerin imanı daha da güç kazanmıştır.

Miraç aynı zamanda insan için yükselmenin sınırına bir örnektir; aklın vazifesi Kur’an’ı anlamaktır. Kur’an’ı anlarsak biz de beşer planında miraca çıkmışızdır. Zaten miraç yükselmek demektir, herkes kabiliyetine göre yükselir.

Bazı kimseler şu soruyu soruyor Peygamberimiz (sas) bedenen mi miraca çıktı, ruhen mi çıktı, diye; hem bedenen hem ruhen çıkmıştır. Demek ki ruhen de miraç oluyor.

Miraç’ta beş vakit namazın emredilmesi büyük bir lütuftur. Namaz da “Mü’minin mîracı”dır. Beni Vali çağırsa, hal hatır sorsa ne kadar memnun olurum. Vali’nin huzuruna çıkmak insanı memnun ederken, namaz ile Allah’ın huzuruna çıkmak ne büyük bir lütuftur. İşte namazda mümin ruhen miraca çıkar yani huzur-u ilahidedir namaz kılan.

Ben ‘Miraç’ hadisesi üzerinde çok durmuşumdur. 31. Söz’ün bir cümlesi beni irşat etti; “Miraç, eşyanın mahiyetinde seyr-i sülûktur.”

İlimler, Allah’ın yarattıklarını anlatır. Astronomi ile fezaları dolaşırız, arkeoloji ile yerin derinliklerine ineriz, biyolojiyle canlıları öğreniriz; aynı şekilde gördüğümüz her şeyin Allah tarafından yaratıldığını anlarız. Çünkü Allah’ın hâkimiyetinden emin olmak Allah’ı anlamakla olur.

Şüphesiz, Allah, insanı İslamiyet için yaratmıştır. Ve insanın, ‘Kâinatın kıymettar bir meyvesi ve Sâni-i kâinatın nazdar sevgilisi’ olduğu, Miraç hadisesiyle daha iyi anlaşılmıştır.

İslamiyet insana gönderilmiştir; bu çok kıymetli insan, miraçla kab-ı kavseyne kadar gitmiştir, meleklerden ileri geçmiştir. İnsanın en mühim vazifesi, ‘Miraç’tan bana düşen nedir?’ sırrınca Allah’ın bütün yarattıklarında O’nun sıfatlarını müşahede etmek, miraç hadisesiyle bize müjdelenenlerle bilhassa her müminin miracı olan namazla cennette Allah’ın cemalini seyretmeye liyakat kesbetmektir.
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder