30 Mayıs 2014 Cuma

NİHAT HATİPOĞLU - Rabbimiz bizi uyarıyor

NİHAT HATİPOĞLU - Rabbimiz bizi uyarıyor


NİHAT HATİPOĞLU
 
   

Rabbimiz bizi uyarıyor

Yüce Rabbimiz bize şah damarımızdan daha yakındır. İyiliğimizi ister. Cennete girmemizi arzu eder. Bu konuda bizi seçenek sahibi kılar. Zorlamaz. Ama akıl verir. Kitap gönderir. Bununla beraber dileğe bırakır işi. Kötülük eden kötülük bulur, iyilik eden de iyilik bulur.
 
Hayrı ve şerri yaratır. Hayrı murad eder, ama şerri murad etmez. Yalnız şerre yönelene kapıyı açık tutar. Çünkü neticede insan imtihan âlemindedir. İyiliğe yönelene de kapıyı açık tutar.
 
İyiliğin kendinedir, kötülüğün de...
 
'İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz. Kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz.' (İsra, 7) Ayet açık. Yoruma gerek duyurmayacak kadar açık. Eden bulur!
 
Ne de çok acelecisiniz!
 
"İnsan hayra dua eder gibi şerre dua eder. İnsan çok acelecidir." (İsra, 11) Bazen bize zarar verecek şeyleri isteriz. Allah bizi uyarıyor.
 
Hesabınızı yapın, acele etmeyin.
 
Rabbinden şüphe etme:
 
'Allah ile birlikte başka bir tanrı edinme, yoksa kınanmış ve yalnızlığa itilmiş olursun.' (İsra, 22) Yüce Rabbin sana o kadar yakınken daha neyin peşindesin? Onunla ünsiyet edinemeyen ne ile ünsiyet edinebilir ki.
 
Gerekene yardım et. Ama savurma:
 
'Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver. Fakat saçıp savurma.' (İsra, 26)
 
Eli sıkı olma, eli büsbütün dağıtma:
 
"Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın. (İsra, 29) Hz. Peygamber (s.a.v.) bütün malını Allah yolunda verecek olan Hz. Sabit bin Kays'a müsaade etmiyor. En çok üçte birini ver, buyuruyor.
 
Çocuklarınızı öldürmeyin:
 
" Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyiniz. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günah (azgınlık)tır. (İsra, 31) Bu, maddi anlamda öldürme. Ama manevi alanda çoğumuz çocuklarımızı ihmal ediyoruz. Kalpleri ölüyor. Yanlış yollara savruluyorlar. Bizlerden uzaklaşıyorlar.
 
Zinaya yaklaşmayın:
 
' Zinaya yaklaşmayın. Çünkü O, son derece çirkin bir iştir. Ve çok kötü bir yoldur. (İsra, 32) Zina kolay görülür ve hatta kabullenilir hale geldi. Evliliği veya belki boşanmayı zorlaştırma bazen zina sebebi olur. Zinanın kötülüğünden bahsetmek kadar zinaya götüren sebepleri azaltmalıyız. Sorgulamalıyız.
 
Cana kıymayın:
 
Haklı bir sebep olmadıkça, Allah'ın öldürmesini haram kıldığı cana kıymayın. (İsra, 33) Haklı sebep, savaş gibi hallerde zorunlu öldürme halidir.
 
Yetimin malına dokunmayın:
 
Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur. (İsra, 34) Kul hakkı, yetim hakkı, mazlumun hakkı elbette savunulmalı ve yerine getirilmelidir.
 
Teraziyi doğru tartın:
 
Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın. Doğru terazi ile tartın. (İsra, 35) Sadece ticaretteki terazi değil bu terazi. Çünkü en büyük terazi adalet terazisidir. Adilce karar verin diyor bu ayet. Aleyhinize de olsa adilce karar veriniz.
 
Her şeyin peşine düşme:
 
' Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra, 36) Bol bol konuşma. Söz taşıma. Her duyduğunu başka yere taşıma. Dedikodu yapma. Az konuş. Bilmediğin konularda karar verme. İnsanların gizlisini arama. Gizliyi ortaya yayma. Gizlisini ortaya yaydığın insan 3.5 yıl sonra unutulur, ama senin yaptığın bin yıl sonra, belki on bin yıl sonra kıyamette sırtına yükletilir. İnsan için şer olarak her duyduğunu sağa sola taşımasıdır der efendimiz.
 
Yeryüzünde böbürlenip yürüme:
 
Yeryüzünde böbürlenip yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın. Boyca da dağlara asla erişemezsin. (İsra, 37) Bunları bile yapmaktan acizsin de kendini ne sanıyorsun?
 
En güzel sözü söylesinler:
 
Kullarıma söyle. İnsanlara karşı en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık düşmanıdır. (İsra, 53) Kuran-ı Kerim insanoğluna sonsuz imkân tanır. İnsanı ciddiye alır. Onunla ilgilenir. Onu muhatap alır. Şöyle yap veya yapma der. İnsanı konuşulmaya değer görür. Ama sınırı da çizer. Sana itibar ediyor ve değer veriyorum ama sen de haddini bil, der. Mesele ve mesaj açık değil mi?
 
Ehl-i Kitabı Peygamberimize davet eden ayetler
 
Kuran-ı Kerim, müminlerin yanı başında, imansızları ve diğer din mensupları ile kitap ehlini muhatap alır. Bunu yaparken yeni bir mümin kitle oluşturur. İmanı tanımlar. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) gayesi de hem müşrik ve putperestleri ve hem de kitap ehlini İslam'a çağırmak değil miydi?
 
Kuran-ı Kerim kendinden önce inmiş dinlerin getirdiği ama zamanla yozlaşmış kavramların tümünü ele alır. Düzeltir. Vahiy diliyle tanımlar.
 
Eksik ve doğru yönlerini söyler. Ve Yüce Rabbin istediği müminin krokisini çizer.
 
Bu bağlamda Kuran-ı Kerim'de Hz. Peygamber'in (s.a.v.) konumu son derece önemlidir. Kuran-ı Kerim, Hz. Peygamber'e (s.a.v.) uymayı ve iman etmeyi olmazsa olmaz bir iman şartı haline getirir. Bu hususta bir seçenek söz konusu değildir. Konuyla ilgili bazı ayetleri ele alalım:
 
1- Kim İslam'dan başka bir din ararsa ondan (o din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır. (Ali İmran, 85)
 
2- Bugün sizin dininizi ikmal ettim (hükümlerini büyük çoğunlukla koydum), size nimetimi tamamladım. Ve size din olarak İslam'ı beğendim." (Maide, 3)
 
3- Ey kitap ehli! Artık size elçimiz (Muhammed) gelmiştir. O, kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden birçoğunu sizlere açıklıyor. Birçoğunu da affediyor. İşte size Allah'tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kuran) gelmiştir. (Maide, 15)
 
4- Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler. (Sebe, 28)
 
5- De ki ey insanlar, ben tümünüze Allah tarafından gönderilmiş Peygamberim. (A'raf, 158)
 
6- (Ey Yahudiler) Elinizdeki Tevrat'ı tasdik edici olarak indirdiğimiz (Kuran'a) iman edin. Onu inkâr edenlerin ilki olmayın. Ayetlerimizi az bir karşılığa değişmeyin. Ve bana karşı gelmekten sakının (Bakara, 41) Burada, Tevrat'ı doğrulayıcı derken, Tevrat'ta Hz. Peygamber'in adı geçmesine rağmen bunu inkâr eden Tevrat ehli kastediliyor. Ayetleri az bir karşılık ile değiştirenler, Tevrat'ı değiştirenlerdir.
 
7- Âlemlere uyarıcı olması için kuluna (Hz. Peygamber'e (s.a.v.) Furkan'ı (Kuran'ı) indiren Allah mübarektir. (Furkan, 1)
 
8- Ey kitap ehli! (Gerçeğe) Şahit olduğunuz halde niçin Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorsunuz. (Ali İmran,70)
 
9- Ey kitap ehli! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada, bize ne müjdeleyici bir peygamber geldi, ne de bir uyarıcı demeyesiniz diye, işte size (hakikati) açıklayan elçimiz (Muhammed) geldi. Size bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. (Maide, 19)
 
Bu konuda birçok ayet verilebilir. Ama hepsinin temel hedefi aynıdır. Son kitap Kuran-ı Kerim ve son peygamber Hz. Muhammed'dir (s.a.v.). Her yaşayan buna iman etmek zorundadır. Mesele bu kadar açıktır.
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder