23 Mayıs 2014 Cuma

Efkan Vural - Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-21

Efkan Vural - Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-21

SEVGİLİ EFKAN HOCAM NAÇİZANE FAKİRİNİZ HAKKINDAKİ Milliyet Blog'daki Yazı dizisine ŞÖYLE DEVAM ETMİŞ...  Allah razı olsun hocam...
Sizi çok seviyorum canım hocam

Bazen diyorum bunları ben mi yazmışım.
Bu yazılar bana Rabbimin ikramıdır.
Bendenizi kalem gibi kullanmakla şereflendiren Allah'a binlerce hamdolsun.


http://blog.milliyet.com.tr/her-seye-ragmen-yasamak-cok-guzel-21/Blog/?BlogNo=461968


Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-21

Her şeye rağmen yaşamak çok güzel-21
 
İnadı bırak,inadı bırakma


Celal ÇELİK’in  hayata dair, ahlaki, dini ve felsefi düşünce ve yorumlarını kendi diliyle  beğeniyle  sunmaya devam ediyorum.

Bir işi ilk kez yapan ikinciyi daha kolay yapar

   Bir işi ilk kez yapmak mı daha zor, yoksa ikinci kez mi? Biz insanlara göre ilk kez yapmak daha zordur...

   Mesela Edison ampülü bulmak için belki 1000 ampül patlatmıştır ve yıllarca çalışmıştır. Sonuncu ampül ışık verdiğinde ise artık başarmıştır, ve sonraki ampülleri yapmak çok kolaydır.... 

   Mesela ben Arge’den elektronik devre kartı tasarımcılığından emekli oldum. Ben bir karta bazen 2-3 ay uğraşırdım. Defalarca silip baştan çizerdim. Ama sonunda o kart bittiğinde üretime girerdi ve binlerce üretilirdi...

    Aslında Allah için ilk ve ikinci farketmez. O'na her şey sonsuz kolaydır. Fakat biz insanlar böyle misallerle daha iyi anlıyoruz. Yani, bir işi ilk kez yapan, ikinciyi daha kolay yapar.

 İlk defa bizi kim diriltmişse EVET yine O diriltecektir. Çoğumuz bizi Allah'ın yarattığına inanıyoruz. O zaman niçin yeniden diriltemeyeceğine inanmayalım?

 İnadı bırak , İnadı bırakma !

Allah insanlara bazı duyguları doğuştan verir. Ve bu duygularımız bizler büyüdükçe bizlerle beraber büyürler.

Mesela kıskançlık, haset, düşmanlık, tutku, aşk, hırs, inatçılık, öfke gibi duygular insanlara imtihan için verilmiştir. 

Hepimiz bu duygularımızı kontrol altına almalı ve bu duyguları asıl verilme amacına uygun kullanmalıyız ki imtihanı kazanabilelim. 

Futbolcular yeni sezon öncesi bir ay kampa girip antrenman yaparlar. Adeta kaslarını terbiye ederler ve bir yıl maçlarda doksan dakika rahat koşarlar.

Fıtratımızda doğuştan yaratılan bu duyguları doğru kullanmamız için, Rabbimiz bizi yılın bir ayı kampa alıyor ve nefsimizi oruçla terbiye ediyoruz. 

Bu duygular doğru kullanılmadığı zaman ise özellikle evlilik hayatında birçok sorunlar ortaya çıkıyor. 

Eşler Kuran’ı hakem ederek yaşarsa, mutlu bir aile olur.

Bazen eşler inatçı oluyorlar. Eşlerin her ikisi de ille benim dediğim olacak diye inatlaşıyorlar. Oysa karşılıklı oturup kırıcı olmadan tartışsalar anlaşacaklar. Şeytanın en sevindiği şey karı kocanın arasını bozmaktır.

İnsanlar, inatçılık duygusunu yanlış kullanıyorlar. Oysaki inatçılık şeytana karşı olmalıdır. 

İçki içmemek, müstehcen yayınlara bakmamak, yalan söylememek gibi günah ve haramlara karşı inat etmeliyiz. 

Mesela sabah namazına kalkma konusunda şeytanla inatlaşmalıyız.

İnat etme  duygusunu doğru kullanan insanlar, cenneti kazanmaya daha yakındır. 

O halde eşine karşı inadı bırak ; Harama karşı inadı bırakma !


Dünyaya bir daha mı geleceksin?

    " - Kardeşim dünyaya bir kere geliyoruz. Ye, iç, gez, eğlen, ... hayatın tadına bak. Dünyaya bir daha mı geleceksin?"

    Bu cümle çok tanıdık ve hoş geldi değil mi? Bu cümle insanları aldatmak için, şeytanın fısıldadığı en güzel cümlesidir...

   Aslında bir yönüyle doğrudur. Çünkü dünyaya bir kere geliyoruz. Doğru olmayan ise, dünyaya eğlence, gezme, yeme, içmeye geldiğimizdir.

   Evet dünyaya birkez geliyoruz, Yani sonsuz  azaptan kurtulmak ve sonsuz gençlik ve eğlence olan cennet hayatını kazanmak için sadece bir tek hakkımız var.

   Kısacık dünya hayatında sonsuz cennet hayatını kazanmaya çalışıyoruz. Ah keşke! dememek için hala şansımız var. Çünkü hayattayız.

   Ölümü ve hayatı veren Allah, bizim bu dünyadaki imtihanımızı istediği an sonlandırabilir. Yani akşama ölebiliriz. Ölenler hep ihtiyar mı?

Madem ölüm kaçınılmazdır, o halde ölüme hazırlanmak lazımdır.
 
Efkan Vural
 
 
(Devamı 26/05/2014 Pazartesi)


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder